Türkiye'de magazinle ilişkisini en iyi yöneten, en akıllı ünlü Hülya Avşar. Ama o da oyunculuk kariyerini iyi yönetemiyor. Demek ki çok da başarılı değil!
Cengiz Semercioğlu’nu Kelebek'te her gün okuyoruz
ama özel hayatını bilmiyoruz, tanımıyoruz… Siz kimsiniz? Kelebek’ten önceki
hayatınız nasıldı?
Arkeoloji ve Sanat Tarihi okudum. 1988 yılından beri
gazetecilik yapıyorum. Üniversiteyle beraber gazeteciliğe başladım. Ondan önce
tiyatroyla falan ilgileniyordum amatörce, oyun yazıp sahnelemek gibi... 1992
yılında Hürriyet’te çalışmaya başladım. 1998’de ayrılıp 3-4 yıl başka
televizyon ve gazetelerde çalıştım. Sonra tekrar Hürriyet’e geri döndüm.
Evet. Yazım çizim işlerini hep seviyordum. Çocuklukta değil
ama ilk gençlik yıllarında okuma yazmayı seviyordum. O yüzden üniversiteye
girdiğimde de hemen bu mesleğe başladım. Zaman zaman soruyorlar ve ben de düşünüyorum gazetecilik olmasaydı ne
yapardım diye herhalde sanatla falan uğraşırdım bu mesleği
yapmasaydım.
Hürriyet’e ilk girdiğim dönem dergi grubunda
çalışıyordum. Televizyon sayfaları
hazırlıyorduk. Sonra Kelebek çıkmaya başladı. Ve orada yazmaya başladım. Özellikle son 7-8 yıl içinde popüler kültür
üzerine, içinde magazinin, sinemanın, edebiyatın, gezinin, yemeğin, restoranın
aynen senin blogundaki gibi Yaşamın Tatları’nın olduğu bir köşem oldu. Lifestyle
diye bir başlık altında toplayabiliriz bunları. Bu televizyona ya da magazine
bağlı kalmayan daha özgür bir alan. O
yüzden çok keyifli oluyor.
Ünlüleri korkutan bir şey tabiki.(Gülüyoruz) Seyirci ve
okuyucuyu korkutmuyor hatta onlar bundan oldukça keyif alıyorlar. Çünkü
hem gazetede hem televizyonda en çok izlenen programlar, okunan bölümler magazin. Mesela bugün Kelebek pek çok günlük gazeteden çok daha fazla okur
erişimine sahip bir gazete. Dolayısıyla, magazin çok okunuyor. Okur ya da izleyici korkmuyor yani. Ünlülerin daha
çok korkusu var. Onlar da daha çok yakalanma fotoğrafları ya da istemedikleri
haberler magazinciler tarafından yapıldığı zaman mutsuz oluyorlar. Yoksa hep onların istedikleri haberleri yaparsak çok mutlular ve magazinden hiç korkmuyorlar. Ama tabiki
gazetecilik hep iyi haberleri yapmak değil varolan neyse iyi kötü onu
yansıtmaktır.
Bu, haberi yapan kişiyle alakalı bir durum. Biz objektif bir yayın sürdürüyoruz Kelebek
olarak. Hem gazetede hem köşe
yazılarımda ünlülere ya da yazdığım konularla ilgili kimseye karşı bir art
niyet, nefretle hareket ya da bel altından vurmak, kötülük yapmak için
haber yapmak gibi gazetecilik kurallarını sarsacak şeyler asla olmaz zaten. Yapmadık, yapmayız. Ama tabiki zaman zaman bir tanıdığının haberi gelir, belki
orada başlığı atarken, haberi yazarken biraz daha torpil geçersin.
(Gülüyor)
Bence dünyadaki kıstaslar neyse Türkiye’deki de o. Bunu sadece gazetecilik ya da magazincilik
üzerinden tartışmamak lazım. Artık
sosyal medya gibi bir gerçek var. Ve orada herkes kendi çektiği fotoğrafı anında on binlerce insanla
paylaşabiliyor. Ve "retweet" sayesinde de bu fotoğraflar tekrar dolaşıma sokularak çok daha fazla insana ulaşabiliyor. Biz gazeteciler bu haberi yapmasak, bu
fotoğrafları yayımlamasak zaten artık
bunları çekip yayımlayan milyonlarca insan var. Dünyada da böyle, Türkiye’de de böyle.
Dolayısıyla artık ünlülerin bu tip şeylerden kaçarı yok. Sadece bizden
bahsetmiyorum, Fransa Cumhurbaşkanının da sevgilisiyle fotoğrafını çekiyorlar.
İngiltere Prensi Harry’i de çırılçıplak yakalıyorlar. Dünyanın her tarafında bunlar haber oluyor. Gazeteler ya da dergiler bu konuyu haber yapmasa da internet sitelerinde ve
sosyal medyada yer alarak milyonlara ulaşıyor. Ünlülerin, bizim haberimiz
yapılmasın, fotoğrafımız çekilmesin, özel hayata müdahale oluyor gibi bir
yakınmaları oluyor. Evet, ben de onların yerinde olsam bundan yakınırdım
ama üzgünüm yapacak bir şey yok.
Sosyal Medya yazılı magazine basınını nasıl etkiledi? Sizce yazılı magazin sekteye uğrar mı ileride?
Aksine daha fazla zenginleştiriyor. Çünkü ünlüler artık bu bizim özel hayatımız çekmeyin dedikleri resimleri kendileri çekip instagrama koyuyorlar. Hani özel hayattı? Madem özel hayattı neden çekip instagrama koyuyorsunuz. Dolayısıyla bunlar magazine daha fazla zenginleştiriyor. Çünkü magazincilerin hiç bir zaman çekemeyecekleri ya da ulaşamayacakları fotoğrafları instagram ya da twitter’ı açıyorsunuz ünlüler kendileri çekmiş oluyorlar. Bu magazine çok zenginleştiriyor.
Kadın vücudunu çok eleştiriyorsunuz diye
serzenişte bulunanlar oluyor, ama Murat Boz’un vücudunu da koydunuz ona da
kızdılar. İnsanlar sizden ne istiyor?
Onların savunması da enteresan fotoşop yaptılar üzerinde
oynadılar diyorlar ama bize gelen fotoğraflar var. Bir başka gazeteye gelen başka
fotoğraflar var. Böyle bir şey olabilmesi için bütün gazetelerin anlaşıp resimlerin üzerinde fotoşop yapıp aynı kareleri kullanması lazım. O yüzden savunmaları komik bir
savunma. O tarz fotoğraflar yakalanıp
çekilirse mutlaka haber olarak kullanılıyor.
Kesinlikle. Çok fazla küsen oluyor. Arkadaşlıklarını
sürdürmen zorlaşıyor. Daha fazla yalnızlaşıyorsun. Hem bu haberleri yaptığın için hem köşede yazdığın
için. Çünkü bütün ünlüler şunu bekliyor senden: "O benim arkadaşım benim
hakkımda kötü bir şey yazmaz." Ama sen benim arkadaşım olduğun gibi diğer ünlü
de benim arkadaşım. Ya da arkadaşım değilse bile bir tanışıklığım, hukukum var
onunla da . Dolayısıyla, biz arkadaş dediklerimizin hiç biriyle ilgili haber
yapmayacaksak kiminle ilgili haber yapacağız? Onlar bizimle biz de onlarla
devam etmek durumundayız.
Yok ama kırgınlıklar, sitemler oluyor tabiki. Bunları bazen kendileri bazen başka kanallardan
bize iletiyorlar ama dediğim gibi bizim yaptığımız işin doğası bu. Çok az
arkadaşınız, dostunuz ve kurduğunuz ilişkiler zedelenmeye çok açıktır.
Magazin olmadan ünlüler, ünlüler olmadan magazin olmaz. Bu
hep tartışılan bir şeydir. Ünlüler hep magazine ilk şöhret oldukları yıllarda
çok daha iyi kullanırlar şöhret olduktan sonra magazine burun kıvırırlar. Haber olmak istemezler kötü halleriyle. Ama böyle bir şey yok tabiki… Dün haber
oldukları gibi bugün de haber olacaklar magazinde. Bu konudaki alınganlıklara
gerek yok çünkü biz de işimizi yapıyoruz.
Ve insanların en çok merak ettikler şey, şarkıcıların, dizi
karakterlerinin hayatları. Nereye giderler, ne yerler, ne içerler çok merak
ediyorlar ve biz de gazetede köşede haber yapıyoruz…
Doğru, söylemedim. :) Mesela Hülya Avşar. Yıllardır hem çok
iyi malzeme vermeyi hem ilişkisini yürütmeyi çok iyi bilir… Magazincilerle
ilişkilerini iyi yönetir ama oyunculuk kariyerini iyi yönetemediğini
düşünüyorum. Demek ki çok da başarılı değil aslında. Bununla ilgili bir yazı da yazmıştım daha önce. Onun dışında Gülben Ergen de başarılıdır.
Bir de yeni bir kuşak var artık daha fazla reyting çeken,
daha fazla ilgi çeken, onlar da dizi oyuncuları. Eskiden şarkıcılar falan çok
konuşulurken şimdi görüyoruz ki, dizi oyuncularının reytingi ve gördükleri ilgi
eski şarkıcılara ya da popçulara gore çok daha fazla. Bugün dizi oyuncuları çok
daha fazla ilgi görüyor Hülya Avşar, Gülben Ergen, İbrahim Tatlıses gibi
yıllarca magazine yön veren isimlerden.
Ve bu dizi oyuncuları medyayla aralarına hep bir mesafe koymayı ve
dengede götürmeyi başarıyorlar.
'Hayatım Caravaggio Resimleri Gibi...'
Ben 25 yıldır bu mesleği yapıyorum ve görüyorum ki eskiden
belki daha fazlaydı birbirini kollamak bizim meslekte. Son 10 yılda rekabetin
artması, internet ve sosyal medya gibi farklı unsurların devreye girmesiyle bu
dayanışma maalesef tamamen yok olmuş vaziyette. Artık gazeteciler de birbirleri
hakkında olumlu olumsuz haberler yapıyorlar. Eskiden yapılmayacak, görmezden
gelinecek haberler vardı. Hatta gazeteci gazetecinin haberini yapmazdı o
zamanlar. Ama artık onların da haberleri
diğer gazeteler ve rakipler tarafından yapılıyor. Dolayısıyla böyle bir
dayanışmadan ya da gazeteci gazetecinin haberini görmezden gelir gibi bir
kuraldan söz etmek mümkün değil artık.
Yoğun çalışıyorum. Sabah 6'da kalkıyorum. En geç 7'de işte
oluyorum. Saat 10.30'a kadar hem televizyon programına hazırlanıyorum hem gazete
yazıları yazıyorum. Saat 1de bitiyor
program. Sonra tekrar yazıları takip ediyorum. Gazetede toplantılara
katılıyorum. Haftada bir NTV Radyoda programım var.
Bu sezonki televizyon programına da bir 15 gün sonra başlayacağız. Yani aynı yoğun tempo beni bekliyor…( Gülüyor)
Cengiz Semercioğlu 10 sene sonra kendisini
nerede ve nasıl görüyor?
Yine medyanın içinde olacağım çünkü bu işi biliyor ve
yapıyorum. Televizyon, gazete veya internet artık hangi mecra olursa orada
çalışmaya devam edeceğim.
(Derin bir sessizlik oluyor)
Herhalde Munch’un karamsar resimlerinden birine benzemezdi diyorum ve gülüyoruz.
Caravaggio Resimlerinden Biri- Fal Baktıran Memur |
Bu koşturmacanın arasında formunuzu nasıl koruyorsunuz? Spor yapıyor musunuz?
Son 1 yıldır spor yapamıyorum ondan önce düzenli olarak
yapıyordum. Bu koşturmakla ilgili olabilir oradan oraya. Haftanın 6 günü
çalışmak… Mesela bak yaz döneminde kilo aldım hemen çünkü daha az koşturuyorum
(Gülüyoruz)
Zıpır sorular:
Dolma
Sunset, Sur Balık, Zuma.
Cape Town, Rio, Bang Kong, Havana.
Yoğun iş temposu arasında bana zaman ayırıp sorularıma tüm samimiyetiyle cevap verdiği için Cengiz Semercioğlu'na çok teşekkür ederim...
BURCU ÇEŞİT.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder