20 Ekim 2012

AYŞE ARMAN RÖPORTAJIM! ;)




Evet, doğru ben onu yakaladım ve bırakmadım. Ama Allah aşkına söyleyin! Kim bırakır ki böyle birini? O benim ustam! Yolda onunla karşılaştığım gün titreyerek çıkan sesime inanamadım. "Ayşe Haanıım" derken yaşlı teyzeler gibiydim... Döndü, gözlerimin içine baktı, yapacağım dedi. Ve o günden sonra beni hiç bırakmadı. 

Bırakabilirdi... Yanlış telefon verirdi. Ben duayenim sen de kimsin der röportajdan vazgeçerdi. Ama o, egosundan öyle güzel sıyrılmış ki, öyle içten, öyle samimi ki... Beni bırakmadı. Ve bana ne söz verdiyse yaptı. Canım ustam! Huzurlarınızda bu güzel, vicdanlı insana bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Doğum günümde bana böyle bir hediye verdiği için ona minnettarım! ;) Tacizci Burcu sizi sarılarak öper deli dolu, çalışkan, güzel kadın! ;) 

Ve siz Yaşamın Tatları takipçilerim, sizden aldığım güçle her gün daha da emin adımlarla ilerliyorum yolumda. Bu röportajı size ithaf ediyorum... En başından beri yanımda olanlara ve beni hiç tanımadığı halde sevenlere! 



Ayşe Arman’ı komik, güzel, aşık, çılgın, başarılı bir kadın olarak tanıyoruz.  Doğru mu tanımışız?:) Ayşe Arman olmak nasıl bir duygu?

Ne bileyim. Burcu olmak nasıl bir duyguysa, öyle! Ben Ayşe’yim, Ayşe Arman’ım diye dolanmıyorum ortalıkta. Herkes gibi benim de bir sürü kimliğim var. Bir tanesi de o gazeteci olan. Ama Alya’nın okulunda mesela, kendimi tanıtmak için elimi, “Ben Alya’nın annesiyim, memnun oldum” diye uzatıyorum. Benim için Alya’nın annesi olmak, gazeteci Ayşe Arman olmaktan daha önemli. Kulağına küpe olsun yani, kariyer filan önemli ama aslolan aşk! O saydığın sıfatlar arasında da en çok “aşık”ı sevdim. Evet, birlikte olduğum adama ve onunla birlikte yaptığımız çocuğa ve birlikte kurduğumuz hayata aşığım! En önemli şey bu. Geri kalanı teferruat. İşimi de, kariyerimi de, memleketimi de, her şeyi onlar için gözümü kırpmadan bırakırım.

Hepimiz Ayşe Arman’ın fiziğine hayranız. Özellikle bacaklarınız taş gibi!;) Bunun bir sırrı var mı? 

Dalga geçiyorsun değil mi? Ne taşı ya! Sen taş görmemişsin. Bacaklarım gayet kalın. Alman genlerim yüzünden! Ama güçlü. Sır mır yok. Ormanda yaşıyorum, bol bol yürüyorum. Bir de, haftada 3-4 kere Filiz diye masajcı kıza gidiyorum. O işte süper faydalı oluyor. Sert masaj yapıyor, kan dolaşımı hızlanıyor, ödem azalıyor. Çok memnunum. İsteyene telefonunu veririm. Bir tüyo daha, fotoğraf çekimlerinde, Penti’nin en en ince ten rengi çoraplarını giyiyorum, olduğundan daha iyi gösteriyor bacaklarımı.



Saçlarınız senelerdir moda… Kuaförünüz kim? 

Bebek Ebil Saç Tasarım’dan Hüseyin kesiyor. Ebil, benim kişiliğime uygun  bir yer. Hızlılar, pratikler, yetenekliler. Rengine gelince MOS’tan Şükran yapar. Bin yıldır. Şükran’ın röflesi üzerine röfle tanımam!

Güzeller güzeli bir kızınız var. İleride güzelliğiyle mi zekasıyla mı ön plana çıksın istersiniz?

Sence? Tabii ki zekasıyla, yaratıcılığıyla! Güzelliğin; aklın yoksa, vicdanın yoksa, merhametin yoksa, iyi bir kalbin yoksa, çalışkanlığın yoksa, girişimci bir ruhun yoksa, espri yeteneğin yoksa, EQ’un yoksa beş para etmez! Ben n’apim öyle güzeli? Ne yapıyorsa hayatta, heyecanla, tutkuyla yapmasını isterim Alya’nın. Ama bunu sadece isteyebilirim. Ben seçenekleri sunarım, kendi doğrularımı göstermeye çalışırım. Ama tercihleri yapacak olan kendisi.



O kadar çok kişiyle röportaj yaptınız ki… Röportaj yapacağınız kişileri neye göre seçiyorsunuz? 

Benim iç sesim önemli. İçimdeki gazeteci. İçimdeki meraklı kuş! İçime sinmeyen bir şey bir boka benzemiyor. Sen de hep iç sesini dinle…

Yazılarında okuduğumuz Ayşe Arman hem çok pozitif hem de çok eğlenceli… Sizi en çok ne güldürür?

Evet, pozitifim. Küçük çukurlara düşsem de, hemen çıkarım. Bardağın dolu tarafını görüyorum, yaratılış bu, bence iyi bir özellik. Hayatı seviyorum, kendimi de. Ben 18 yaşında İstanbul’a gelmiş taşralı bir kızım. Kimseyi tanımıyordum, etmiyordum. Babamdan, ondan bundan torpilim de yoktu. Ne yaptıysam kendim yaptım. O yüzden seviyorum kendimi. Hayallerimin bir kısmını gerçekleştirdim. Bir de çalışkanım. Hep daha iyisini, daha iyisini yapmaya çalışıyorum. Yaptıklarımı beğenmiyorum, bu da güvensizliğimden kaynaklanıyor galiba. Ama bu da beni canlı ve diri tutuyor, devam etme gücü veriyor. Eğlenceli olma kısmına gelince, çalışırken hiç değilim. Birlikte çalıştığım insanlara hayatı dar ederim, çok detaycıyım, çok mükemmeliyetçiyim. İğrencim yani! Beni en çok ne mi güldürür? Ömer ve Alya’nın benimle alay etmesi. İkisi bir oluyorlar, benim laflarımı, söylediklerimi tekrarlıyorlar. Hem sinir oluyorum hem de sonra halimize gülüyorum.



Eşinizle yaşadığınız aşka hayranız. Peki hiç kavga etmez misiniz? Mutlu evliliğin sırrı nedir?

Tabii ki ederiz. Mutlu bir beraberliğin sırrı kavgadır. Edeceksin. Kendini ifade edeceksin. Duygularını dışa vuracaksın. Bağıracaksın. Ben öyleyim. O hep daha sakin. Ben de aptal aptal bağırdığım için, hep haklıyken haksız duruma düşüyorum. Ama biz hiçbir şeyi içimizde tutmayız. Ömer benim aşkım ve en yakın arkadaşım. Aynı zamanda sırdaşım. Tutkulu yatakdaşım. Hepsi. Sır mır da yok. Varsa da bilmiyorum. Herkesin ilişkisi kendine. Bir tek doğru yok. Bizimki bu.

     Genç kızlar evlenirken nelere dikkat etmeli?Seks,aşk, mantık? 

Evlilik zor. Aşk yoksa hepten zor. Hatta imkansız. Alya’nın mesela, 1- Erken evlenmesini istemem. 2- Birkaç aşk yaşamalı önceden. 3- Hayatına dair bir planı olmalı, kendisinden ne yaratmak istediğini bilmeli. Kendi kendine ayakta durabilen biri olmalı. 4- Ondan sonra evlenmeli. 5- Şart da değil aslında. 6- Pas geçmemesi gereken şey çocuk. 6- Çünküüü dünyanın en güzel şeyi!

Röportajlarınız müthiş! Öyle sorular soruyorsunuz ki... Hem bunu nasıl sordu diyoruz. Hem de inanılmaz bir merakla okuyoruz. Röportajlara nasıl hazırlanıyorsunuz? 


Ne güzel iltifatlar, teşekkür ederim. Ders çalışıyorum. Evet derse şunu sorarım, hayır derse şunu sorarım. Bir de kendimi çok açıyorum. Soyunuyorum resmen. O zaman karşımdaki de soyunuyor. Bir de çok seviyorum. Ölüyorum soru sorarken. Röportaj yapmadığım zaman da soru soruyorum. Habire.


Röportaj sırasında karşınızdakine gıcık olduğunuz veya röportajın kötü gittiği durumlarda ne yapıyorsunuz?

Sen su anda bana yalan söylüyorsun diyorum. Çok sıkıcı oldu, okumaz kimse, çok teknik anlatmaya başladınız diyorum. Açık sözlüyüm. Ve tabii sıkılacağımı düşündüğüm insanlara gitmiyorum.

Yazılarınızda orgazmdan seks fantezilerine kadar birçok şeyi paylaştınız… Çok samimisiniz… Sekssiz aşkı mı aşksız seksi mi tercih edersiniz?

Benim için seks eşittir aşk. Ama aşık olmadığım kimseyle sevişmedim. İkisi ayrılmaz bir bütün. Aşksız seks, bana salakça geliyor. İçi boş geliyor. Ama seksiz aşk da öyle. Platonik bir tip değilim. Çatır çatır sevişeceksin!

Bir ara televizyonda program yapmaya başlamıştınız…Sonra bıraktınız… Televizyona tekrar dönmeyi düşünür müsünüz?

Ne bileyim. “Hep onu yap, bunu yap!” diyorlar. Bir sürü teklif geliyor. “Ulan amma çok para” diyorum, “Yapsam mı acaba?” Ama sonra vazgeçiyorum. Zaten hali hazırda hiç bir şeye vaktim yok. Kafası kesik tavuk gibi oradan oraya koşturuyorum, iyice delireceğim. Bir de çok televizyon insanı değilim, fazla doğalım ekran için.

Ayşe Arman çok fazla eleştiri e-postası alıyor. Bunların iyisi var kötüsü var. Nasıl başa çıkıyorsunuz? İşe ilk başladığınızda kötü eleştiriler motivasyonunuzu düşürmüyor muydu?

Yok ya. Belli oranda küfür, kıyamet iyidir. Hiç hakaret yoksa, hep iltifat varsa kork. Ya kimsenin ipinde değilsin, ya da çok vasat işler yapıyorsun. Ben, bana edilen hakaretler azalırsa, yanlış yoldayım diye üzülürüm. Nasıl başa çıkma kısmına gelince… Derin kalınlaşıyor. Alışıyorsun. Bir de onların tanıdıklarını düşündükleri kadınla ben aynı kişi değilim ki…



Erkek-kadın birçok hayranınız var… Peki hiç sapığınız var mı Hollywood ünlüleri gibi?

Biri vardı. Avanoslu biri. Beni MİT’e şikayet etmişti. Bir takım büyük cinayetlerle ilgili kilit şeyler biliyorum diye. 20’li yaşların başındaydım, ödüm koptu. Ama sonra adamın şizofren olduğu ortaya çıktı. Şimdilerde, ara ara cinsel fantezilerini yazanlar oluyor. Gülüp geçiyorum.

Neredeyse her gün yazınız çıkıyor… Yazılarınızı gazeteye göndermeden önce fikrini aldığınız biri var mı?

Valla, Ömer’e yolluyorum bazen. Sevgili ve Alya yazılarını. Bazen Alya yazıları veto yiyor. Yuvarlanıp gidiyoruz işte…




ZIPIR SORULAR:

        Ayşe Arman’ı ne kızdırır?

İşini doğru dürüst yapmayan herkes. Nefret ediyorum bundan. Alya ödevini şişirdiği zaman da kızıyorum.
              
              En sevdiğiniz insan tipi?

İşini doğru yapan herkes. Buna çok saygım var. Bunun dışında, özgür insanları severim. Kimseyi yargılamayan. Açık fikirli. Modern. Çok okuyan. Meraklı. Yeniliklere açık. Uçuk kaçık. Çılgın. Seyahat manyağı. Böyle uzar gider liste…
        
     En sevmediğiniz insan tipi?

Tembellere gıcığım. Yavaş insanlara bir de. Ve hep başkalarını suçlayanlar. Ulan kendine bak önce, kendini gör!
        
     Yaptığınız en çılgınca şey?

Bir sürü şey… bana normal geliyor ama insanlara çılgın. Her gün yaptığım tonlarca şey…
        
     Balayı için en seksi şehir?

Bali, Maldiv, Cape Town, Rio… Nereye değil, hangi adamla gittiğin önemli! Adam iyiyse, her yer cennet!
        
      Seks için en ideal saatler?

Eskiden biz geceleri daha çok sevişiyorduk, şimdi sabahları. Ama ben hızlı öğleden sonra sevişmelerini de severim!
        
     Kaç beden giyiniyorsunuz? Ayak numaranız kaç?

38-40 beden giyiyorum. Ayak numaram 40.


        
      Yemeden duramadığınız tatlı?

Ben Haribo manyağıyım. Ama Türk Hariboları değil, onların tadı farklı, içine bir şeyi eksik koyuyorlar. Almanya’da satılan Haribolar için –tıpkı çocuklar gibi- canımı verebilirim. Bir de dondurma severim.
        
      Sosyal medyada aktif misiniz?

Bir haftadır Twitter'dayım! Alya ve Ömer beceremeyeceksin vazgeç diyorlar. Ben inat ediyorum. :)
        
      İlk kazandığınız parayla ne aldınız?

Elime toplu para geçince ev aldım. Bir ev manyağıyım. Küçük evler biriktirmeyi seviyorum!
        
      En sevdiğiniz slogan nedir?

Your life story is not your life, it is your story! Hayat hikayesi diye bir şey yok, biz yazıyoruz o hikayeleri. Nasıl biri olacağımıza, kendi hayatımızla ne yapacağımıza biz karar veriyoruz.



11 yorum:

Adsız dedi ki...

BEN BU KADINI SEVİYORUM YAAA... YAŞA AYŞE ARMANNNN...BURCU SANA DA TEŞEKKÜRLER....

Burcu M dedi ki...

Tebrikler cok guzel bir roportaj olmus elinize saglik

Adsız dedi ki...

Müthiş... :)

What's Next dedi ki...

yine süper bir röportaj olmuş, sürekli onun yaptığı röportajları okuyoruz bir de kendisiyle yapılan röportajı okumak güzel.. devamını bekliyorum, takipteyim!

edankb.blogspot.com

Sonu garanti tarifler dedi ki...

Ayşe Arman'ı severim.Kadın olduğu gibi oynamıyor.Her zaman ben buyum işinize gelirse diyor.Tebrikler çok samimi bir röportaj olmuş.

yasamintatlari dedi ki...

Hepinize çook teşekkür ederim! ;)

Adsız dedi ki...

ÇOK SAMİMİ ÇOK SICAK İNSANIN ONUN GİBİ YAŞAYASI GELİYO DOLU DOLU :))
BURCU HANIM BRAVO ÇOK TADINDA BİR RÖPORTAJ.S.AYKAÇ

Özgür Akgün dedi ki...

Bu kadina bayiliyorum:))
Ozgur,ozguvenli,fütursuz,çilgin,asi,aśik,tutkulu,caliskan,
komik,eglenceli,deli,disiplinli,vicdanli,seksi......
Dana ne olsun???

JaNJaN dedi ki...

Blogunu yeni gördüm ve bu ayşe arman röportajını çok severek çok eğlenerek okudum :) Bravo valla çok seviyorum ben bu kadını

KontLikya dedi ki...

Bayıldım bayıldım Burcu Hanım hem blogunuza hem de bu şirin röportaja...
Baştaki video öyle iç ısıtıcı ki bir an oradaymış gibi oldum. Video röportajı yaşatmış.
Fotoğraflar neşeli, sorular tıpkı sizin Ayşe Hanım'a sorduğunuz gibi " Nasıl sormuş bunları." dedirtti. =)
Cevaplar içinse; işte Ayşe Arman diyebilirim.

Tebrikler, başarılar.
CEMRE KOZAN

irfanbozan dedi ki...

çok güzel bloğunuz var :)