29 Mart 2013

New York Metropolitan'da Bir Burcu! :)



Metropolitan Müzesi'nde tek başına bir Burcu! Nasıl güzeldi anlatamam... ;) Kaybolmakla kaybolmamak arasında bir çizgi var ya oradaydım büyük sanat eserlerinin arasında... 

Eğer yolunuz 27 Mayısa kadar New York'tan geçerse, emperyonist ressamların en ünlü resimlerinin arasında o dönemi yaşarcasına gezinin... Ve onların büyülü dünyasına konuk olun! 

Peki emperyonist (izlenimci) ressamların özellikleri nelerdir? 

Sanat geçmişe değil günümüze ait olmalı derken ayrıntıları ihmal edip hissettiklerini çizdiler.  İlk defa ressam, resmi çizerken kendi varlığını hissettirmeye başladı. "Ben buradayım" dedi.  Eserlerindeki fırça darbeleri öyle belirgin ki ressamın enerjisi resme bakanlar tarafından yüzyıllar sonra bile hissediliyor. Ve bu etki sizde bir sarhoşluk hissi bırakıyor...   

İşte en sevdiklerim: 
Pablo Picasso
Joseph Fontdevila

Claude Monet
Regatta at Sainte-Adresse

Wheatfield with Cypresses

Paul Gauguin
Orana Maria

Paul Cezanne
The Card Players

Pablo Picasso
At the Lapin Agile

Gustav Klimt
Mada Primavesi


Auguste Renoir
By The Seashore

Edward Munch
Woman in the Blue against Blue Water




25 Mart 2013

Burcu'dan Mektup Var: New York New York! :)


Hava ayaz mı ayaz, ellerim ceplerimde, başımda komik mi komik bir şapka, i-podumdan yükselen şarkılar eşliğinde Hollywood yapımı bir filmin içindeyim sanki... Başrolde ben ve New York... 

New York... Aşık olduğum şehir! Hiç durmayan, hep akan bir zaman var orada sanki... Oradan oraya koşturan insanların arasında amaçsızca gizli kamera gibi gezinmek öyle zevkli ki... Hiç tanımadığınız, hayatlarınızın belki de hiç kesişmeyeceği o insanlara bakınca dünyanın ne kadar büyük, kendimin ne kadar küçük olduğunu hissederim hep!

Kafa mı boşaltmak istiyorsunuz? Çıkın Manhattan'da yürüyün! 5 dakika geçmeden şehrin sizi nasıl teselli ettiğini göreceksiniz... 

Size önceden söz verdiğim bir röportaj vardı hatırlıyor musunuz? :) İşte o büyük, sürpriz röportajı yapmaya gittim New York'a... Geri kalan zamanımda da hem gezdim, hem gözlemledim sizler için! 

Metropolitan'da süper bir sergi vardı mesela... Emperyonistlerin büyülü dünyasında dolaştım içim içime sığmayarak! Yalnızlığımın tadını çıkarırcasına doya doya baktım tablolara, ve sizin için resimler çektim! 

New York anılarıma, tavsiyelerime ve büyük röportaja hazır mısınız? 

Hadi gelin, yine her gün beraber gezelim New York'u! ;) 

18 Mart 2013

PSİKOLOJİ- EVLİLİKTE KİŞİLİK UYUMU


Evliliğin amacı eşlerin aynı şekilde düşünmeleri değil, beraber düşünebilmeleridir demiş Dodd.Ne kadar doğru... Ortak noktalarının farkında oldukları için birlikte olan çiftler, evlendikten sonra birbirlerinden ne kadar farklı olduklarını görüp dehşete kapılıyorlar. Yani aslında kişiliklerimizin birbirine ne kadar çok benzediği ve/veya benzemediği bir evliliğin yürüyüp, yürüyememesine neden olabiliyor. Bir ilişkinin yüksek veya düşük kaliteli olmasını belirleyen kişilik özellikleri var mıdır? Yoksa bu her ilişkiye göre değişir mi?

Bu sorulara bir cevap vermeden önce kişilik derken neden bahsediyoruz, önce bunu netleştirmemiz gerekiyor. Aslında kişilik için çok farklı tanımlar yapabiliriz, fakat bu yazı boyunca kişilik derken, kişinin duygularında, düşünce ve davranışlarında bulunan tutarlı bir yapıdan bahsediyor olacağım. Yani kişilik derken tutarlı, süregelen ve değişime düşündüğümüz kadar da açık olmayan bir kavramdan bahsediyoruz aslında. Çünkü birinin kişiliğini değiştirebilmeniz çok kolay değil... Kişilik aşağı , yukarı ergenlikte bir şekil almış oluyor. Bir ilişki ve evlilik için bunun anlamı şu- eğer ergenken evlilik yapmadıysanız, ki umarım yapmamışsınızdır, birbirinizi değiştirmeye çalışmayın. Yani içe dönük bir eşiniz varsa, siz istiyorsunuz diye daha dışa dönük veya sosyal olamaz o kişi.

Kişilik değiştirilemese de, değiştirilebilecek, üzerinde çalışılabilecek değişken ilişki becerileridir. Kişileri birbirlerine çeken kişilik özellikleri, çoğu zaman ilerleyen yıllarda ilişkinin problemi olarak çıkar karşımıza. Örneğin çok içe kapanık, dışarı çıkmayı çok sevmeyen hayali Ali ile sosyal hayatta var olmadıkça kendini eksikmiş gibi hisseden hayali Ayşe’nin ilişkisine bakalım isterseniz. Ayşe, Ali ile tanışınca, onu sergilere, sinemaya, tiyatroya gitmek için teşvik etmiş, Ali de o zamana kadar içe dönüklüğün verdiği çekingenlikle, bu tip sosyal olayların içinde olamayışını, biraz da yanında Ayşe’nin oluşu ile hayranlıkla ve büyük bir istekle kabul etmiştir. Burada Ayşe muhtemelen şöyle düşünecektir: “ Ali çok içe dönüktü ama bana çok güzel uyum sağlıyor, benimle olan ilişkisinde Ali çok değişti.” Aslında Ali değişmiş değil, sadece bir süre için bu hayat ve Ayşe ile olan ilişki hoşuna gittiği için ona uyum sağlıyor. Haydi şimdi bu iki hayali kahramanımızı evlendirelim. Ali Pazar günü evde kalmak, dışarı çıkmak istemediğinde Ayşe bunu hiç anlamayacaktır. Yani başta bize çok cazip gelen farklılık- bu durumda Ayşe’nin dış dünya ile temasını arttırması, Ali için evlenince sürdürülmesi zor bir hal alacak, Ayşe'nin isteklerini karşılamakta zorlanan bir birey haline dönüştürecektir.

Peki bizi aslında birbirimize yaklaştıran bu kişilik farklılıkları ile ne yapacağız? İyi bir ekip oluşturmak için farklı özelliklerde kişileri biraraya getirmek çok sıkça kullanılan bir yöntemdir. İyi ilişki/evlilikte de aslında aynı kural geçerlidir. Burada önemli olan kavram “denge”dir. Çiftler kendi kişilik özelliklerinin farkındalığını yakaladıkça, karşılarında seçimler olduklarını göreceklerdir. Örneğin, kişi içe dönük olabilir, bu sorun değildir , fakat kişinin aylarca hiçbir arkadaşını görmemesi denge dışı bir şeydir. Ya da kişi çok dışa dönük olabilir, sosyal hayatı sevebilir, fakat aynı şekilde bu kişinin de işini, ailesini, çocuklarını ihmal ederek tüm boş vaktini sosyal hayatına harcaması denge dışıdır.

Başta bizi karşımızdakine bağlayan kişilik özellikleri her neyse, ilişkinin ileri aşamalarında sorun teşkil edecektir. Ama karşımızdakini değiştirmeye çalışmadan açıkça duygu ve düşüncelerimizi ifade eder, değiştirerek değil de, uzlaşma arayarak bu kişilik özelliklerimizi karşılıklı olarak kabul edebilirsek “yanlış kişiyle evlenmişim” düşüncesi, ileriki yıllarda “doğru kişiyle evlenmişim”e dönüşebilir.

Sevgiyle,

Uzm. Dan. Psk. Ani Eryorulmaz

İSTANBUL FİLM FESTİVALİ BAŞLIYOR!

İKSV tarafından Akbank sponsorluğunda düzenlenen İstanbul Film Festivali 30 Mart Cumartesi Günü Başlıyor! 14 Nisana kadar devam edecek festivalin filmlerinin gösterimleri Nişantaşı'nda City's Citylife,  Beyoğlu'nda Atlas, Beyoğlu, Pera Müzesi; Ortaköy'de Feriye ve Kadıköy'de Rexx Sinemaları'nda  yapılacak! 


Biletler satışa çıktığı andan itibaren yoğun ilgi gördü ve çoğu tükendi. Ama seanstan hemen önce filmlerin gösterileceği salonlara giderseniz bilet bulma ihtimaliniz yüksek...  Çünkü seans öncesi gişelerde teslim alınmayan davetiyeler satışa sunuluyor! ;) Benden söylemesi, kaçırmayın!... 


Hamiş: Ben bu sene bol ödüllü festival filmlerini Citylife Sinemaları'nda izleyeceğim, beklerim! ;) 

Daha fazla bilgi için: http://film.iksv.org/tr/program

15 Mart 2013

Bu Sergi Kaçmaz! Oya Bilginoğlu- Renklerle Duygular...


Oya Bilginoğlu Biyografi 

  • 1969 İstanbul Kız Lisesi’nden mezun oldu.
  • 1972-1973 Marmara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu’ndan mezun oldu.
  • 1984-1989 Ressam Mehmet Pesen ile çalıştı.
  • 1989-1992 Mid Sanat Galerisi’ni kurdu ve yönetti.
  • 1992-1995 Ressam Ali Candaş ile AC Grubu’nda çalıştı.
  • 1995-1999 Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Resim-İş Bölümü’nü birincikle bitirdi.
  • 2001-2004 Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Resim-İş Bölümü’nün Tezli Yüksek Lisansı’nı tamamladı.
  • Sanatçı halen atölyesinde tezhip ve resim çalışmalarına devam etmektedir.





Sanat duyguların içten dışa vurumudur. Sustuklarının dile gelmesidir.

Oya Bilginoğlu'nun "Renklerle Duygular" adını verdiği sergi 15- 25 Mart  tarihleri arasında Ramada Kültür ve Sanat Merkezi'nin içindeki Galeri Pazar'da Sizlerle Buluşuyor! Bu Sergi Kaçmaz, benden söylemesi! ;) 


13 Mart 2013

Floransa'da Bir Düğün ve Ben! - 2 ;)


Floransa'nın ikinci yazısını bir türlü yazamamış olabilirim! :) Bunun sebebi daha bütün resimlerin elime geçmemesi... Hala geçmedi ama daha fazla dayanamadım. En azından başıma gelen o traji-komik olayı sizinle paylaşmak istedim! :)  


İlk gün hafif bir yorgunluk ama deli gibi bir neşe içinde şehri gezdik. Akşam Excelsior otelin en üst katında gençlerle tanışma yemeği verilecekti. Biz de otele uğrayıp üstümüzü değiştirdik ve otelden ayarlanan minibüsle yola çıktık. Ben minibüsün en arka koltuğuna sağ tarafa oturdum. 5 Kişi eğlenceli bir şekilde gidiyorduk ki, minibüs bir anda öndeki araca öyle bir hızla çarptı ki ben narin vücudumla (!) en arka koltuktan en ön koltuğun arkasına uçtuuuum... Başımı, dizimi, yüzümü öyle bir çarptım ki! Çarpmanın etkisiyle şoke olmuş şekilde yerde etrafa bakarken, Dila'nın "Burcu'yu hastaneye götürelim!" diyen sesini duydum bir anda... Anladım ki yaşıyorum! :) 

Sonra beni sadece bir kaç gündür tanıyan ama canım olan adaşım Burcu'nun "Ben Burcu'yu tanırım, söylemez ama o çok kötü şu anda" dediğini duydum. Ve o andan itibaren kahkahalarla gülmeye başladım... :) 

Yüzüm, dizim, elim şişmeye başlarken otele geldik ve  en üst kata çıktık. Beni ilk kez gören insanlar önce elimdeki buz torbasına sonra kahkahalarıma anlam veremediler. Neyse ki buz faydasını gösterdi de ertesi gün düğüne şiş ve mor bir yüzle gitmedim! :) 




Başıma gelen bu traji-komik olayı siz değerli takipçilerimle paylaşmanın mutluluğuyla bir sonraki yazıma geçiyorum ! :) 
Floransa devam yazıları çok yakında sizlerle!  

11 Mart 2013

MANGO 2013 İlkbahar- Yaz Defilesi

Mango 2013 İlkbahar- Yaz Koleksiyonu'nu Çırağan'da süper bir defileyle tanıttı. Victoria's Secret mankenlerinden Lily Donaldson baş manken olarak boy gösterdi... 





Defile sıradışıydı. Çırağan Sarayı'nın büyük salonunun tam ortasında beyaz perdelerle kapanmış bir bölüm vardı. Konuklar olarak dikdörtgen şeklinde sıralanmış koltuklara oturtulduk. 


Ortadaki alanda Dj olduğunu düşünürken defilenin başlamasıyla beraber orada canlı söyleyen muhteşem bir müzik grubu olduğunu fark ettik. (Yoğun araştırmalar sonucunda grubun adının "The tutsies" olduğunu öğrendim!) Çalan güncel yabancı şarkılarla defile öylesine renkli ve güzel geçti ki... Defilenin sonunda perde yavaş yavaş kaldırıldı ve müzik grubu ortaya çıktı, tüm mankenler dans ederek podyuma geldiler. Türkiye'de böylesine güzel ve Victoria's Secret defilelerindeki gibi coşkulu bir sunum yapan Mango'yu yürekten kutluyorum! Bir ara kendimi tutamayıp ayağa kalktım ve dans ettim! :) 




İlkbahar ve Yaz Koleksiyonu'nda en çok göze çarpan renkler siyah ve beyaz... 

Girişte kokteyl yapıldı, defile bitimindeyse tatlılar ve sıcak yemekler bizleri bekliyordu! :) Mankenleri gördükten sonra insanın hiçbir şey yiyesi gelmiyor tabii! :) Neyse, bu konuya girmeyelim! :) 

Bir defile de böyle geçti... Baharın kıpırtıları ve yazın sıcaklığı kalp atışlarımızı hızlandırmışken alışverişe başlama zamanı! 


8 Mart 2013

2013'ün Zayıflamadaki Trend Besini Kinoa

O benim canım dostum...Beraber onlarca kilo verdiğim eli maşalı diyetisyenim! :)Başarılı Beslenme Uzmanı  Serap Tolaz... Sizler için yine süper bir yazı hazırladı. Sayesinde bilmediğim bir şey daha öğrendim, yaza kadar fitliğimizi korumak, zayıflamak, yağları yakmak adına; 

Kinoa'nın Gücü Adına! ;) 



Amerika'da yaygın olarak tüketilen, Türkiye'de ise yeni yeni keşfedilen kinoa, artık doğal ürün satan mağazalar ve süpermarket reyonlarında yerini bulmaktadır.

Yüksek kalitede protein içeriğine sahip olmasının yanı sıra vücudumuz için gerekli bütün temel  aminoasitleri yapısında bulundurmasıyla farkını ortaya koyan kinoa, diğer tüm tahıl çeşitleri arasında zirveye yerleşmiş durumda.


Özellikle kilo verme sürecinde,

** İçermiş olduğu yüksek protein sayesinde, kolesterol seviyenizi yükseltmeden tokluk hissinizi artırması ,

** kalsiyumdan zengin besinlerin metabolizmayı hızlandırdığı bilindiğine göre, sütten daha fazla kalsiyum içermesi ve emilim gücünün daha  yüksek oranda olması,

**glüten içermemesi nedeniyle, tahıl grubuna karşı in tolerans gösteren kişilerin rahatlıkla tüketebilmesi ve dolayısıyla vücutta ödem oluşmasını engellemesi,

**içermiş olduğu magnezyum sayesinde , diyetle birlikte yoğun spor yapıldığı dönemlerde kas ve kemik yapınızın korunması ve vücuda enerji vermesi,

**Özellikle vegan beslenme tarzında protein yeterliliğinin sağlanması,

** yüksek oranda demir ve lif içermesi nedeniyle, kansızlık ve kabızlık gibi sorunlarda oldukça faydalı olması,

**çinko, bakır ve folik asit içeriği nedeniyle bağışıklık sisteminizi güçlü kılması, saç ve tırnak sağlığınızı olumlu yönde desteklemesi,

**içermiş olduğu vitaminlerle ( A,B,C,D VE K VİTAMİNİ ) diyet döneminde vücutta gerekli vitamin ve mineral dengesini sağlaması bakımından özelikle diyet döneminizde sıklıkla tercih edebileceğiniz bir tahıl çeşididir.



KİNOA SALATASI ( BROKOLİLİ )

Kalsiyum, C vitamini ve yüksek oranda lif içermesi sayesinde, diyette önemli yere sahip brokoli, kinoa ile birleşince hem muhteşem lezzete ulaşmakta hem de kilo vermenize yardımcı olmaktadır.

Malzemeler :

150 gr kinoa
Yarım avokado
1 küçük boy brokoli
1 küçük boy kırmızı biber
1 yemek kaşığı sirke
1 yemek kaşığı zeytinyağı
Limon
Doğal tuz

Yapılışı :

Kinoayı önce sıcak suda ıslatınız ve ilk suyunu dökünüz.. Sonra 1 bardak kinoa için, 2 bardak suya az tuz ekleyerek 15 dk kadar pişiriniz.

Buharda pişen brokoli ve diğer tüm malzemeleri haşlanmış kinoa ile karıştırınız.

Arzu edilirse tüm yeşil ot çeşitleri ya da sebzelerle değişik tatlarda kinoa salatası yapabilirsiniz!

Afiyet Olsun!

7 Mart 2013

Gizem Cünüş Fox Ana Haber'de!

Canım Gizem'im Dün Fox Ana Haber'e Çıktı... Bugün de Kanaltürk kendisiyle röportaja gitti... Artık bundan sonra tutmayın Gizem'i... Seni seviyorum Gizem! Her şey çok güzel olacak inşallah! 

İşte bizim fıstığın röportajı... ;) 

http://tvarsivi.com/player.php?y=304&z=2013-03-06+19%3A06%3A00

6 Mart 2013

Gizemli Röportaj Yayında! ;)

http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=22747389




Gizem Cünüş'ü tanıdığım için çok duygulu ve gurur doluyum... 

Onu tanıyınca sanki ben küçükmüşüm de Gizem büyükmüş gibi... 

Ben yokmuşum da o varmış gibi hissettim...

Onun cesareti benim korkularımı unutturdu! Her sabah kalkarken onun varlığı beni daha güçlü kıldı... 

O, hastalığını ve yaşadıklarını esprilerle anlatabilecek kadar güçlüyken benim kötü bir söz, yaşanmayan bir aşk hikayesi, küçük üzüntüler karşısında takındığım tavırdan utandım... 

Bakanlık onun yanında... Şimdi sıra bizde... El birliğiyle bu işi hayırlara çıkarmak için dualarla ve iyi dileklerle ilerleyeceğiz... Ve onu sağlığına kavuşturacağız inşallah... 

Bu yolda bizimle olan herkese ve röportaj yayınlandığından beri desteğini esirgemeyen sizlere çok teşekkürler... 

Biz siz yok! Hepimiz biriz aslında... Ve el ele ilerleyeceğiz! 


5 Mart 2013

Gizemli Röportaj Çok Yakında... ;)


Gizem Cünüş'ü daha önce yaptığım röportajdan hatırlarsınız.  Onun hikayesine beraber ortak olduk, duygulandık ve cesaretine hayran kaldık...

Ayşe Arman kalbi yumuşacık, yaptığı her şeyi aşkla harmanlayan, çılgın ve güzel kadın... 

Dün üçümüz Gizem'in okulu İstanbul Şehir Üniversitesi'nde buluştuk. Gizem ikimizi de okulun kapısında karşıladı. Gülümsediği zaman etrafa yaydığı sıcaklık sayesinde bir anda kalbim ısındı.

Süper bir röportaj oldu... İnşallah yarın okuyacağız! Gizem yarına kadar nasıl sabredeceğini düşünürken ben de dört nala koşan kalbimi durduramıyorum. ;) 

Dualarınızı ve güzel dileklerinizi bekliyoruz! 

3 Mart 2013

Floransa'da Bir Düğün ve Ben! -1 ;)


2 ay önce Facebook'tan bir mesaj geldi günümü aydınlatan! :) Delal Demircioğlu'ndan gelen düğün davetiyesine önce inanamadım çünkü onu en son 10 sene önce görmüştüm... Bu şeker kız hem ilkokul servisimin en güzel anılarının hem de lisenin son 2 senesinin tatlı kahramanıydı.

Davetiyede Floransa yazıyordu! İnanamadım! Tanımadığı ortamlara girerken çekinen, ayakları geri giden 'ben' bir anda gitmeye karar verdi, ben de ona uydum :)


Sonra Delal ile yemek yedik bir öğlen. O yemekte 10 sene 10 güne indi. Kahkahalar havada uçuştu. Ve çok duygulandım. En özel gününde yanında görmek istediği kişilerden biri olduğum için...


Floransa bir rüyaydı... Hala uyanamadığım, masal gibi bir şeydi yaşadığım... Düğün, Delal ve Ömer, Dila, Caner, Burcu... Hepsi canım oldu!


Yalnız gittiğim bir yerden, onlarca sevdiğimle geri döndüm! :) Dans ettim, güldüm, duygulandım, aşka tanık oldum, gezdim, hatta düştüm ama yıkılmadım! :)


Bu Floransa'nın sadece giriş yazısı! Size düğünü ayrıntılarıyla yazacağım resimleriyle beraber...


O zamana dek Ciao! :)