31 Ekim 2012

MEDYATAVA'DA HABERİM ÇIKTIII!:)

Sevgili Takipçilerim, Müjde! :)

Ayşe Arman Röportajım basında yankı bulmaya devam ediyor! ;) Şimdi de başarılı haber sitesi Medyatava'da Anasayfa'dan verildi... ;)

Siz destekçilerimle bu mutlu haberi hemen paylaşmak istedim!;) 

İşte haber;





30 Ekim 2012

WTA: KAZANAN SERENA WILLIAMS! :)

WTA'nın son maçına gittim demeyeceğim:)
Çünkü yalanı hiç sevmem, siz takipçilerime asla söylemem... ;) 

Gerçekler: 
1)Maça son anda iptal olan tatilim nedeniyle gidemedim. İyi yerler hep kapılmıştı. :) 
2)Evden izledim. 
3)Arkadaşlarım Ümit ve Özge Arısoy'un maça gittiklerini duydum. Çiçeği burnunda evli çiftimizden rica ettim, sizler için süper resimler çektiler. ;) 

Haydi girelim salona, beraber izleyelim maçı... ;) 











Maçtan kısa kısa: 

Sezon final maçında Maria Sharapova'yla karşılaşan Williams, rakibini 6-4/6-3 geçerek şampiyonluğu elde etti. Salondaki seyircilerin oldukça coşkulu olduğu televizyondan bile fark ediliyordu. ;) 

Maçı 16410 kişi izledi. 

Ödül töreni sırasında konuşma yapan Binali Yıldırım ve Fatma Şahin ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş seyirciler tarafından ıslıklandı. (en kızdığım şey! birilerini protesto etmek isteyebiliriz ama bunun yeri asla tüm dünya tarafından izlenen bir ödül töreni olmamalı... Böyle güzel bir organizasyona gölge düşürmeye kimsenin hakkı yok. Siyaset başka spor başka!) 

Serena Williams kupayı aldıktan sonra verdiği röportajda şöyle konuştu:  “Bu kupayı kazanmayı çok istiyordum. Çok çok istiyordum. Sezonu bu zaferle bitirmem çok önemliydi. Bu yıl Wimbeldon ve US Open’ı kazandım, Olimpiyat’ı kazandım. Bir seri yakaladım. O yüzden bu şampiyonayı da kazanmak istiyordum.” (Ben de Maşallah demek istiyorum kendisine! :) )


Serena Williams 1 milyon 750 bin dolar, Maria Sharapova 890.000 dolar ödül kazandı. (güle güle harcasınlar;) )  


Maç boyunca Sharapova'nın çığlıklarına gıcık oldum. Ama maç sonunda aldığı kupanın sürahimsi hali beni o kadar güldürdü ki onu affettim!:) 

Şaka bir yana, iki büyük tenisçiyi ülkemizde ağırlamak, böyle güzel bir organizasyona ev sahipliği yapmak beni çok gururlandırdı. Emeği geçen herkese teşekkürler! ;=)


28 Ekim 2012

Cumhuriyet Bayramı Kutlu Olsun!!!




Ey yükselen yeni nesil, istikbal sizindir! Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak olan sizlersiniz! 

                                                 Mustafa Kemal Atatürk




SONBAHAR / BAYRAM DETOKSU! ;)


Eveeet :) Bayramın son günü ve son saatlerini yaşıyoruz. 

Nasılsınız? Sizin de karnınız şiş mi? Yerinizden kalkacak hal yok mu? 4 gün boyunca yedikleriniz gözünüzün önünden geçerken pişmanlıktan kuduruyor musunuz? :) 

Tamam tamam... Abartmayalım. Hayata bir kere geliyoruz. Ve börekler, etler, tatlılar müthişti. İyi ki yedik! :) Afiyet, bal olsun... Öyle sürekli kalori hesabı ile devam edemez ki hayat... 

Bir tek sorun var... Pantolonlar dar gelince ne yapacağız... :) 

Bütün bu sıkıntıları (kendimden bilirim) düşünerek hemen Beslenme Uzmanı Serap Tolaz'ı aradım. Sağ olsun 3 günlük süper bir detoks diyeti gönderdi sizlere... Tabii ki bana da! :) 

Yarın tatil olduğu için hep birlikte salı günü başlayalım bu diyete... Hem bayramda aldığımız geçici kiloları atalım narin bedenimizden hem de sonbaharla birlikte yenilenelim! ;) 

İşte buyrun; 




1.GÜN

SABAH : 2 DİLİM ANANAS
               10 ADET BADEM ( KAVRULMAMIŞ )

ARA     : 1 PKT PREBİYOTİK YOĞURT + 1 ÇAY KAŞIĞI KETEN TOHUMU

ÖĞLE  : 1 KASE SEBZE ÇORBA

( BROKOLİ, KARNABAHAR, LAHANA,KABAK, KEREVİZ VE KEREVİZ SAPLARI, TAZE FASULYE, HAVUÇ, MAYDANOZ, BAHARATLAR .MALZEMELERDEN İSTEDİĞİNİZİ  KULLANARAK PÜRE VEYA KATI ŞEKİLDE ÇORBANIZI HAZIRLAYABİLİRSİNİZ )

ARA   : 2 DİLİM ANANAS
            1O ADET BADEM

AKŞAM : 1 KASE SEBZE ÇORBA

2 SAAT SONRA, 1 ADET NAR

2.GÜN

SABAH  : 1 PKT PREBİYOTİK YOĞURT
                 1 YEMEK KAŞIĞI YULAF
                 1 TATLI KAŞIĞI YABAN MERSİNİ VEYA ALTIN ÇİLEK VEYA KURTULMUŞ VİŞNE
                 1 TK DÖVÜLMÜŞ FINDIK İÇİ VE BADEM İÇİ
                
ARA    : 3 ADET ORGANİK KURU KAYISI

ÖĞLE  : SEMİZOTU SALATA ( YEŞİL MERCİMEK  VE LOR PEYNİRLİ )

( 1 DEMET SEMİZOTU,1 ÇAY BARDAĞI HAŞLANMIŞ YEŞİL MERCİMEK,2 YEMEK KAŞIĞI LOR PEYNİRİ, DEREOTU, KIRMIZI VE YEŞİL  BİBER, TAZE SOĞAN, DÖVÜLMÜŞ CEVİZ İÇİ, NAR EKŞİSİ, LİMON, 1 YEMEK KAŞIĞI ZEYTİNYAĞI)
** ARZU EDERSENİZ 2 YEMEK KAŞIĞI NAR TANESİ İLAVE EDEBİLİRSİNİZ.

ARA   : 1 ADET YEŞİL ELMA

AKŞAM : KÖRPE ROKA SALATA (ENGİNARLI VE KEÇİ PEYNİRLİ )

MALZEMELER // 1 DEMET KÖRPE ROKA,2-3 ADET DOĞRANMIŞ YEŞİL SOĞAN, 7-8 ADET ENGİNAR KALBİ( TUZLU,LİMONLU SUDA HAŞLANMIŞ ) , 4-5 ADET KURUTULMUŞ DOMATES, 100 GR KEÇİ PEYNİRİ.

SOS İÇİN // LİMON SUYU, ZEYTİNYAĞI, KIYILMIŞ DEREOTU,DÖVÜLMÜŞ SARIMSAK, TUZ, KARABİBER, KIRMIZI BİBER KARIŞIMI.

2 SAAT SONRA, 1 ADET YEŞİL ELMA VEYA 1 ÇAY BARDAĞI KEFİR



3.GÜN

SABAH  : SEBZELİ OMLET
                
MALZEMELER // 2 YUMURTA BEYAZI VE 1 SARISI
                              1 DİLİM RENDELENMİŞ AZ YAĞLI BEYAZ PEYNİR YADA LİGHT KAŞAR PEYNİR
                              1 YEMEK KAŞIĞI DOĞRANMIŞ MAYDANOZ
                              1 YEMEK KAŞIĞI YULAF KEPEĞİ ile KARIŞTINIZ. (AZ YAĞLI  TAVADA PİŞİRİNİZ.)

ARA   :  1 YEMEK KAŞIĞI ALTIN ÇİLEK

ÖĞLE  : BUHARDA SEBZE HAŞLAMA  ( MEVSİM SEBZELERİNİ KULLANIN )
              2 KAŞIK YOĞURT

ARA    : 2 ADET KİVİ

AKŞAM : BUHARDA SEBZE HAŞLAMA
                2 KAŞIK YOĞURT

2 SAAT SONRA, 2 ADET KİVİ VEYA 1 ÇAY BARDAĞI KEFİR


                                                           DYT. SERAP TOLAZ


** PROGRAMINIZDA GÜNDE 3 LT SU İÇMEYE ÖZEN GÖSTERİNİZ. (SUYUNUZUN İÇERİSİNE LİMON DİLİMLERİ VE TAZE NANE YAPRAKLARI İLAVE EDİNİZ )

** 1 BARDAK SUYA( ODA SICAKLIĞINDA ) 1-2 DAMLA BİBERİYE YAĞI DAMLATINIZ. GÜNDE 1 DEFA TOK KARINA İÇİNİZ.

** ÇAY VE KAHVE YERİNE BİTKİ ÇAYLARINI TERCİH EDİNİZ.

** ASİTLİ İÇECEKLERDEN UZAK DURUNUZ.















27 Ekim 2012

İZLENİMCİ RESSAMLAR-1... GİDİN- Monet'nin Bahçesi...;)



Geçen hafta izlenimci (empresyonist) ressam Claude Monet'nin bahçesini ziyaret ettim. Emirgan'daki Sakıp Sabancı Müzesi'ndeki sergi müthişti. Sık sık düşüncelere daldım. Hayran kaldım. Allah'ın bazı insanlara verdiği eşsiz yetenek önünde saygıyla eğildim. 

Gelin sergiyi beraber gezelim. Alın kahvenizi elinize, Monet'nin bahçesinde beraber içelim. 


Serginin girişinde sağ ve sol duvarlara yansıyan Monet'nin bahçesi size sanki bahçenin içinde yürüyormuş hissini veriyor. Monet'nin kalbinde, beyninde dolaşmaya başlayacağınızı hissediyor, heyecanla içeri giriyorsunuz.

"Ressam olmama belki de çiçekler sebep oldu."
                                                   Claude Monet 


Peki Monet'ye neden izlenimci (empresyonist) ressam deniyor? Monet neden bu kadar önemli bizler için?



(İzlenimcilik= Monet'nin Gün Doğumu Resminden Geliyor! )

Sorunun cevabına gelirsek: 

Çünkü, O farklı.  Sınırlara boyun eğmeyip, resmi ilk defa öznelleştiren kişilerden.  İzlenimci ressamların özelliklerinde olduğu gibi, sanat geçmişe değil günümüze ait olmalı derken ayrıntıları ihmal edip hissettiklerini çizen bir ressam.  İlk defa ressam, bir resmi çizerken kendini hissettiriyor. "Ben buradayım" diyor.  Fırça darbeleri öyle belirgin ki ressamın enerjisi resme bakanlar tarafından yüzyıllar sonra bile hissediliyor.  


1840-1926 yılları arasında yaşayan Monet, bizlere yüreğinden müthiş parçalar sunmuş her resminde... 

Monet'nin resimlerine bakarken onun kendi otoportresini yaptığını algılıyorsunuz. 

Ve nilüferler... Doğaya aşık olan Monet, nilüferleri de çok seven bir ressam.  Ve bizlere de onların güzelliklerini öyle gönülden sunuyor ki... 

1907 WATER LILIES (NİLÜFERLER)

İşte özel izin alarak çektiğim resim (resim çekmek yasak beyler bayanlar :)) 

Weeping Willow (Salkım Söğüt) 1921-22

Hayatta seçilmiş insanlar vardır. İşte Monet de onlardan biriymiş bence.  Doğayı bu kadar farklı bir gözle görüp, yansıtabilecek biri... Büyük Yetenek! Katarakt olduğunda bile resmi bırakmayacak kadar aşık... 

9 Ekimde açılan sergi 6 Ocak 2013'e kadar devam edecek! Kaçırmayın!

Ünlü Japon Köprüsü, Giveryn Bahçesi'ndeki evi, geç dönem bahçe manzaraları, nilüferler ve portreler sizi bekliyor!

Benden bu kadar! Bundan sonra bir bir izlenimci ressamları tanıtacağım... Takipte kalın! ;-) 

Taking a Walk Near Argenteuil, 1875

Bu resmi gördüğünüzde beni hatırlayın! :) 










24 Ekim 2012

İYİ BAYRAMLAAR ! ;)



Daha geçen gün kutladım doğum günümü... 28 yılı geride bıraktım ömrümde. Yani 28 Kurban Bayramı geçirmişim bugüne dek. 

Yazmadan önce yokladım beynimin bayram anıları bölümünü, cık bir şey bulamadım. Sonra geçtim kalbime... Meğer her bayram anım oradaymış. 

Hep diyoruz ya! Çocukken bir başkaydı bayramlar. Giyilen kıyafetler, söylenilen sözler, heyecanla alınıp gizlice sayılan harçlıklar...

Şimdi, herkes bayramda kaçarcasına terk ediyor bulunduğu şehri.(buna ben de dahilim) Aslında farkında değiliz ama biz uzaklaşıyoruz geçmişimizden, o bizden değil. 

Evet! Bu yaşamın kuralı belki. Ama kabullenmekte zorlanıyorum bu kadar çabuk değişimi. Çocuklarım, torunlarım; benim aldığım zevki alabilecek mi bayramlardan merak içindeyim.

Ben yine İstanbul'dayım. Yalnız ve vefakar şehrimin yanı başındayım bu bayram.

Siz neredesiniz? :) 

Dilerim bu bayram en güzel bayramınız olsun! Çok güzel anılar biriktirin. Biriktirin ki gelin paylaşın benimle ;) 

Kurban Bayramınız Mübarek Olsun!:)

Sevgilerimle, 
Burcu Çeşit. 

Unutmadan: Bayramda süper yazılar sizinle olacak! ;) 


20 Ekim 2012

AYŞE ARMAN RÖPORTAJIM! ;)




Evet, doğru ben onu yakaladım ve bırakmadım. Ama Allah aşkına söyleyin! Kim bırakır ki böyle birini? O benim ustam! Yolda onunla karşılaştığım gün titreyerek çıkan sesime inanamadım. "Ayşe Haanıım" derken yaşlı teyzeler gibiydim... Döndü, gözlerimin içine baktı, yapacağım dedi. Ve o günden sonra beni hiç bırakmadı. 

Bırakabilirdi... Yanlış telefon verirdi. Ben duayenim sen de kimsin der röportajdan vazgeçerdi. Ama o, egosundan öyle güzel sıyrılmış ki, öyle içten, öyle samimi ki... Beni bırakmadı. Ve bana ne söz verdiyse yaptı. Canım ustam! Huzurlarınızda bu güzel, vicdanlı insana bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Doğum günümde bana böyle bir hediye verdiği için ona minnettarım! ;) Tacizci Burcu sizi sarılarak öper deli dolu, çalışkan, güzel kadın! ;) 

Ve siz Yaşamın Tatları takipçilerim, sizden aldığım güçle her gün daha da emin adımlarla ilerliyorum yolumda. Bu röportajı size ithaf ediyorum... En başından beri yanımda olanlara ve beni hiç tanımadığı halde sevenlere! 



Ayşe Arman’ı komik, güzel, aşık, çılgın, başarılı bir kadın olarak tanıyoruz.  Doğru mu tanımışız?:) Ayşe Arman olmak nasıl bir duygu?

Ne bileyim. Burcu olmak nasıl bir duyguysa, öyle! Ben Ayşe’yim, Ayşe Arman’ım diye dolanmıyorum ortalıkta. Herkes gibi benim de bir sürü kimliğim var. Bir tanesi de o gazeteci olan. Ama Alya’nın okulunda mesela, kendimi tanıtmak için elimi, “Ben Alya’nın annesiyim, memnun oldum” diye uzatıyorum. Benim için Alya’nın annesi olmak, gazeteci Ayşe Arman olmaktan daha önemli. Kulağına küpe olsun yani, kariyer filan önemli ama aslolan aşk! O saydığın sıfatlar arasında da en çok “aşık”ı sevdim. Evet, birlikte olduğum adama ve onunla birlikte yaptığımız çocuğa ve birlikte kurduğumuz hayata aşığım! En önemli şey bu. Geri kalanı teferruat. İşimi de, kariyerimi de, memleketimi de, her şeyi onlar için gözümü kırpmadan bırakırım.

Hepimiz Ayşe Arman’ın fiziğine hayranız. Özellikle bacaklarınız taş gibi!;) Bunun bir sırrı var mı? 

Dalga geçiyorsun değil mi? Ne taşı ya! Sen taş görmemişsin. Bacaklarım gayet kalın. Alman genlerim yüzünden! Ama güçlü. Sır mır yok. Ormanda yaşıyorum, bol bol yürüyorum. Bir de, haftada 3-4 kere Filiz diye masajcı kıza gidiyorum. O işte süper faydalı oluyor. Sert masaj yapıyor, kan dolaşımı hızlanıyor, ödem azalıyor. Çok memnunum. İsteyene telefonunu veririm. Bir tüyo daha, fotoğraf çekimlerinde, Penti’nin en en ince ten rengi çoraplarını giyiyorum, olduğundan daha iyi gösteriyor bacaklarımı.



Saçlarınız senelerdir moda… Kuaförünüz kim? 

Bebek Ebil Saç Tasarım’dan Hüseyin kesiyor. Ebil, benim kişiliğime uygun  bir yer. Hızlılar, pratikler, yetenekliler. Rengine gelince MOS’tan Şükran yapar. Bin yıldır. Şükran’ın röflesi üzerine röfle tanımam!

Güzeller güzeli bir kızınız var. İleride güzelliğiyle mi zekasıyla mı ön plana çıksın istersiniz?

Sence? Tabii ki zekasıyla, yaratıcılığıyla! Güzelliğin; aklın yoksa, vicdanın yoksa, merhametin yoksa, iyi bir kalbin yoksa, çalışkanlığın yoksa, girişimci bir ruhun yoksa, espri yeteneğin yoksa, EQ’un yoksa beş para etmez! Ben n’apim öyle güzeli? Ne yapıyorsa hayatta, heyecanla, tutkuyla yapmasını isterim Alya’nın. Ama bunu sadece isteyebilirim. Ben seçenekleri sunarım, kendi doğrularımı göstermeye çalışırım. Ama tercihleri yapacak olan kendisi.



O kadar çok kişiyle röportaj yaptınız ki… Röportaj yapacağınız kişileri neye göre seçiyorsunuz? 

Benim iç sesim önemli. İçimdeki gazeteci. İçimdeki meraklı kuş! İçime sinmeyen bir şey bir boka benzemiyor. Sen de hep iç sesini dinle…

Yazılarında okuduğumuz Ayşe Arman hem çok pozitif hem de çok eğlenceli… Sizi en çok ne güldürür?

Evet, pozitifim. Küçük çukurlara düşsem de, hemen çıkarım. Bardağın dolu tarafını görüyorum, yaratılış bu, bence iyi bir özellik. Hayatı seviyorum, kendimi de. Ben 18 yaşında İstanbul’a gelmiş taşralı bir kızım. Kimseyi tanımıyordum, etmiyordum. Babamdan, ondan bundan torpilim de yoktu. Ne yaptıysam kendim yaptım. O yüzden seviyorum kendimi. Hayallerimin bir kısmını gerçekleştirdim. Bir de çalışkanım. Hep daha iyisini, daha iyisini yapmaya çalışıyorum. Yaptıklarımı beğenmiyorum, bu da güvensizliğimden kaynaklanıyor galiba. Ama bu da beni canlı ve diri tutuyor, devam etme gücü veriyor. Eğlenceli olma kısmına gelince, çalışırken hiç değilim. Birlikte çalıştığım insanlara hayatı dar ederim, çok detaycıyım, çok mükemmeliyetçiyim. İğrencim yani! Beni en çok ne mi güldürür? Ömer ve Alya’nın benimle alay etmesi. İkisi bir oluyorlar, benim laflarımı, söylediklerimi tekrarlıyorlar. Hem sinir oluyorum hem de sonra halimize gülüyorum.



Eşinizle yaşadığınız aşka hayranız. Peki hiç kavga etmez misiniz? Mutlu evliliğin sırrı nedir?

Tabii ki ederiz. Mutlu bir beraberliğin sırrı kavgadır. Edeceksin. Kendini ifade edeceksin. Duygularını dışa vuracaksın. Bağıracaksın. Ben öyleyim. O hep daha sakin. Ben de aptal aptal bağırdığım için, hep haklıyken haksız duruma düşüyorum. Ama biz hiçbir şeyi içimizde tutmayız. Ömer benim aşkım ve en yakın arkadaşım. Aynı zamanda sırdaşım. Tutkulu yatakdaşım. Hepsi. Sır mır da yok. Varsa da bilmiyorum. Herkesin ilişkisi kendine. Bir tek doğru yok. Bizimki bu.

     Genç kızlar evlenirken nelere dikkat etmeli?Seks,aşk, mantık? 

Evlilik zor. Aşk yoksa hepten zor. Hatta imkansız. Alya’nın mesela, 1- Erken evlenmesini istemem. 2- Birkaç aşk yaşamalı önceden. 3- Hayatına dair bir planı olmalı, kendisinden ne yaratmak istediğini bilmeli. Kendi kendine ayakta durabilen biri olmalı. 4- Ondan sonra evlenmeli. 5- Şart da değil aslında. 6- Pas geçmemesi gereken şey çocuk. 6- Çünküüü dünyanın en güzel şeyi!

Röportajlarınız müthiş! Öyle sorular soruyorsunuz ki... Hem bunu nasıl sordu diyoruz. Hem de inanılmaz bir merakla okuyoruz. Röportajlara nasıl hazırlanıyorsunuz? 


Ne güzel iltifatlar, teşekkür ederim. Ders çalışıyorum. Evet derse şunu sorarım, hayır derse şunu sorarım. Bir de kendimi çok açıyorum. Soyunuyorum resmen. O zaman karşımdaki de soyunuyor. Bir de çok seviyorum. Ölüyorum soru sorarken. Röportaj yapmadığım zaman da soru soruyorum. Habire.


Röportaj sırasında karşınızdakine gıcık olduğunuz veya röportajın kötü gittiği durumlarda ne yapıyorsunuz?

Sen su anda bana yalan söylüyorsun diyorum. Çok sıkıcı oldu, okumaz kimse, çok teknik anlatmaya başladınız diyorum. Açık sözlüyüm. Ve tabii sıkılacağımı düşündüğüm insanlara gitmiyorum.

Yazılarınızda orgazmdan seks fantezilerine kadar birçok şeyi paylaştınız… Çok samimisiniz… Sekssiz aşkı mı aşksız seksi mi tercih edersiniz?

Benim için seks eşittir aşk. Ama aşık olmadığım kimseyle sevişmedim. İkisi ayrılmaz bir bütün. Aşksız seks, bana salakça geliyor. İçi boş geliyor. Ama seksiz aşk da öyle. Platonik bir tip değilim. Çatır çatır sevişeceksin!

Bir ara televizyonda program yapmaya başlamıştınız…Sonra bıraktınız… Televizyona tekrar dönmeyi düşünür müsünüz?

Ne bileyim. “Hep onu yap, bunu yap!” diyorlar. Bir sürü teklif geliyor. “Ulan amma çok para” diyorum, “Yapsam mı acaba?” Ama sonra vazgeçiyorum. Zaten hali hazırda hiç bir şeye vaktim yok. Kafası kesik tavuk gibi oradan oraya koşturuyorum, iyice delireceğim. Bir de çok televizyon insanı değilim, fazla doğalım ekran için.

Ayşe Arman çok fazla eleştiri e-postası alıyor. Bunların iyisi var kötüsü var. Nasıl başa çıkıyorsunuz? İşe ilk başladığınızda kötü eleştiriler motivasyonunuzu düşürmüyor muydu?

Yok ya. Belli oranda küfür, kıyamet iyidir. Hiç hakaret yoksa, hep iltifat varsa kork. Ya kimsenin ipinde değilsin, ya da çok vasat işler yapıyorsun. Ben, bana edilen hakaretler azalırsa, yanlış yoldayım diye üzülürüm. Nasıl başa çıkma kısmına gelince… Derin kalınlaşıyor. Alışıyorsun. Bir de onların tanıdıklarını düşündükleri kadınla ben aynı kişi değilim ki…



Erkek-kadın birçok hayranınız var… Peki hiç sapığınız var mı Hollywood ünlüleri gibi?

Biri vardı. Avanoslu biri. Beni MİT’e şikayet etmişti. Bir takım büyük cinayetlerle ilgili kilit şeyler biliyorum diye. 20’li yaşların başındaydım, ödüm koptu. Ama sonra adamın şizofren olduğu ortaya çıktı. Şimdilerde, ara ara cinsel fantezilerini yazanlar oluyor. Gülüp geçiyorum.

Neredeyse her gün yazınız çıkıyor… Yazılarınızı gazeteye göndermeden önce fikrini aldığınız biri var mı?

Valla, Ömer’e yolluyorum bazen. Sevgili ve Alya yazılarını. Bazen Alya yazıları veto yiyor. Yuvarlanıp gidiyoruz işte…




ZIPIR SORULAR:

        Ayşe Arman’ı ne kızdırır?

İşini doğru dürüst yapmayan herkes. Nefret ediyorum bundan. Alya ödevini şişirdiği zaman da kızıyorum.
              
              En sevdiğiniz insan tipi?

İşini doğru yapan herkes. Buna çok saygım var. Bunun dışında, özgür insanları severim. Kimseyi yargılamayan. Açık fikirli. Modern. Çok okuyan. Meraklı. Yeniliklere açık. Uçuk kaçık. Çılgın. Seyahat manyağı. Böyle uzar gider liste…
        
     En sevmediğiniz insan tipi?

Tembellere gıcığım. Yavaş insanlara bir de. Ve hep başkalarını suçlayanlar. Ulan kendine bak önce, kendini gör!
        
     Yaptığınız en çılgınca şey?

Bir sürü şey… bana normal geliyor ama insanlara çılgın. Her gün yaptığım tonlarca şey…
        
     Balayı için en seksi şehir?

Bali, Maldiv, Cape Town, Rio… Nereye değil, hangi adamla gittiğin önemli! Adam iyiyse, her yer cennet!
        
      Seks için en ideal saatler?

Eskiden biz geceleri daha çok sevişiyorduk, şimdi sabahları. Ama ben hızlı öğleden sonra sevişmelerini de severim!
        
     Kaç beden giyiniyorsunuz? Ayak numaranız kaç?

38-40 beden giyiyorum. Ayak numaram 40.


        
      Yemeden duramadığınız tatlı?

Ben Haribo manyağıyım. Ama Türk Hariboları değil, onların tadı farklı, içine bir şeyi eksik koyuyorlar. Almanya’da satılan Haribolar için –tıpkı çocuklar gibi- canımı verebilirim. Bir de dondurma severim.
        
      Sosyal medyada aktif misiniz?

Bir haftadır Twitter'dayım! Alya ve Ömer beceremeyeceksin vazgeç diyorlar. Ben inat ediyorum. :)
        
      İlk kazandığınız parayla ne aldınız?

Elime toplu para geçince ev aldım. Bir ev manyağıyım. Küçük evler biriktirmeyi seviyorum!
        
      En sevdiğiniz slogan nedir?

Your life story is not your life, it is your story! Hayat hikayesi diye bir şey yok, biz yazıyoruz o hikayeleri. Nasıl biri olacağımıza, kendi hayatımızla ne yapacağımıza biz karar veriyoruz.