14 Ocak 2013

PSİKOLOJİ: BABALAR ve DİSİPLİN


Başlıktaki bu iki kelime geçmiş zamanda çocukluklarını yaşamış ve tamamlamış olanlar için birbirleri ile çok ilişkili görünür.Baba denince gözümüzün önüne otoriter, dediğim dedik ve tabii ki cezalandıran bir figürün canlanması durduk yere değil. Eskiden babalık tanımı “otorite” ve “ceza”yı temsil ederken acaba günümüz babaları için disiplinin anlamı ne ve babalar çocukları ile olan ilişkilerini nasıl yönetiyorlar?

Disiplin kelimesinin asıl anlamı Latince olan “discipulus”dan gelmektedir ve anlamı da “öğrenen kişi”dir. Yani biz çocuklarımızı disiplinli bir şekilde yetiştirmeye çalıştığımızda asıl yaptığımız (onları cezalandırmaktan ziyade) yönerge ve deneyimlerle nasıl davranmaları veya davranmamaları konusunda onları eğitmek için bir çaba gösteriyoruz.Disiplinin anlamları içinde kurallara uyması ve otoriteyi kabullenmesi için çocuğu cezalandırmak olsa da biz disiplinin “eğitici” tarafını görmeyi çocuğun gelişimi için daha yararlı olduğunu kabul ediyoruz. Aslında disiplinin de amacı çocuğun kendi kontrolünde olup, kimse ona söylemese de kurallara uyması, çevreye ve ortama uygun davranabilmesidir.1900'lü yıllarda çocuğun ahlaki gelişiminden babalar sorumlu tutuluyordu. Peki acaba bugünün babaları çocuklarının kendilerini kontrol edebilmeleri yönünde nasıl davranıyorlar?

Çocuk yetiştirme tarzları ve çocukların kendilerini kontrol edebilmeleri arasında bir ilgi olduğunu hepimiz biliyoruz. Yapılan araştırmalar çocukluğun ilk yıllarının çok önemli olduğunu, çocuğunun ihtiyaçlarını karşılayan, onu uyaran ebeveynlerin çocuğun kendi kontrolünü kazanması açısından bir temel oluşturduklarını gösteriyor.Çocukların doğum veya çevresel faktörlerle geliştirdikleri kişisel özelliklerinin de bu konuyu etkilediğini yine bize yapılan araştırmalar gösteriyor.Daha hareketli, aksi ve zor çocukların anne-babalarının daha sınırlandırıcı ve cezalandırıcı bir tavır aldıklarını ve negatif bir kısır döngünün daha bebek çok küçükken başladığını, cezanın, sınırlandırmanın istenmeyen davranış getirdiğini Patterson(1980) bir araştırmasında ortaya koymuş.Patterson ve Lytton’un (1980) yaptıkları bir çalışmada bu bebeklerin babalarına çok iş düştüğü görülmüş. Bu bebekler baba ile daha kolay anlaştığı veya baba, anne ile birlikteyken bebeklerin anne ile de daha az zıtlaştığı bulunmuş.

Disiplin ancak bir tutarlılık olduğunda sağlanabilir. Disiplini “ bir dizi davranış kalıbını öğretmek” olarak gördüğümüzde babaların rolünün düşündüğümüzden daha fazla olduğunu görürüz.Çünkü baba bu rolü üstlenmediğinde babanın yokluğunda yalnız çocuk değil tüm aile sistemi bundan zarar görüp, etkileniyor. Aile sisteminde baba sorumluluklarını yerine getirmiyorsa (yalnız para kazanmak değil babanın sorumluluğu, aynı zamanda çocuk bakımı,disiplini de buna dahil) o zaman anneler kendilerini çok desteksiz, ortada bırakılmış, kızgın hissediyorlar. İşte bu da zaten zor olan bebek veya çocuğu daha da zor yapıyor. Yalnız bu olsa iyi, babanın rol model olarak yok oluşu, çocuğu ortalıkta görünen fakat desteksiz bırakıldığı için kendini hiç de iyi hissetmeyen anneyi rol model almaya itiyor. Babalar bazen “oğlum/ kızım aynı annesi gibi oldu, her şeye bağırıyor, sinirleniyor” dediklerinde paranın bir yüzü bize çocuğun annesini rol model aldığını söylerken , diğer yüzü de şikayet eden babanın çok da desteğinin olmadığını gösterebiliyor.

Campell (2002) babanın çocuk disiplini konusunda anneye destek olmayışının anne-çocuk arasındaki problemlerin şiddetini ve süresini arttırdığını söylüyor.

Anne ve babalar çocuklarını yetiştirmeye çalışırlarken onlarla kurdukları ilişkinin ne kadar önemli olduğunu akıllarında tutmalılar. Cezanın olmadığı, beğenilen davranışın teşvik edilip, beğenilmeyen davranışların göz ardı edildiği, anne-babanın anlaşarak, birbirlerini desteklediği ortamlar sağlıklı çocuklar büyütmek için çok idealdir.

Uzm. Dan. Psikolog Ani Eryorulmaz
ani@aileterapisi.biz

Hiç yorum yok: