10 Ekim 2013

Gizem'e...



Öyle çok söylenecek şey var ve öylesine yangın yeri ki içim,
Kağıt kesiği gibi acıtıyor gönlümden yayılan hüzün...
Elimde su şişesi boş gözlerle ekrana bakıyorum,
Birden su şişesine ilişiyor gözüm...
Bir anı canlanıyor gözümde...

"Ablacım ben hiç lıkır lıkır su içemedim, yazın soğuk suyu kafasına dikip içenlere çok özeniyorum"

Sarsılan ben ve içimde bir ben daha... Gizem Cünüş röportaj sorularımı cevaplamış bana göndermişti... Yatağın üzerinde heyecanla mailimden cevapları okuyordum. Göz yaşlarım yanaklarımdan süzülüyordu...
O gece, yani 2012 Ekim ayında bir kardeşim daha oldu benim...

Dedim ya içim acıyor... 

Kalbim delik deşik, boğazım düğüm... 


Röportajı yayınladığım gün dün gibi aklımda! 


"Ablacım heyecandan uyuyamıyorum"


Her gece ağrıdan uyuyamayan 20 yaşında bir genç kız, küçücük bir blogda röportajı yayınlanacak diye o gece uyuyamadı! 


O sevgi dolu yüreği sayesinde beni de uyutmadı... İnsanlığımı hatırlattı... Cümlelerim yokken kelimeler yarattı, paragraflar kurmaya başladım... Korkularımı savuşturdu, sevgisiyle sevdirdi... O küçücük elleriyle hayatıma dokundu ve ben koşmaya başladım... Attığı her mesajla beni Allah'a yaklaştırdı... O kocamandı, küçüklüğümü hissettirdi... Varken yokluğumu gösterdi... 


Kasım ayında İrfan Değirmencioğlu'nun programında röportajı yayınlandı, sonra herkes koştu peşinden... Hiç usanmadan, yorulmadan verdi röportajları... Kemikleri kırılacak kadar güçsüzken dimdik durdu kameraların karşısında... Onu tanımasanız, ağrılarını bilmeseniz sağlıklı zannederdiniz... 


Ve bir gün Ayşe Arman ile okuluna gittik röportaja... Tekerlekli sandalyesiyle karşıladı beni okulun kapısında... Yemekhaneye gittik, sevdiği kedileri gösterdi, okulu anlattı, bir derste zorlanıyormuş gülerek ondan bahsetti... Sonra Ayşe geldi... Röportaja başladı! Nefes bile almadan ikisini dinledim... Gizem öyle güçlü duruyordu ki, göz yaşlarımdan utandım... 


O, Gizem Cünüş... Melekleriyle uyuyan, her sabah 'Günaydın kuzum' mesajıyla ruhumu uyandıran güçlü kız... Hastalığının tüm özelliklerini kendi araştırıp bulan bilgisayar kurdu...


Röportaj sonrası Gizem'e organ nakli yapılabilmesi için Sağlık Bakanlığı bir maddede değişiklik yaptı... Bunun için herkes o kadar çok çalışmıştı ki...Röportaj öncesi de sonrası da... Hem devlet, hem sevenleri... 

Daha doğrusu Allah istedi ve bizler piyon gibi o ne istiyorsa o yönde ilerledik...

Sonunda Gizem'e organ bulundu haberi geldi... 

Sevinç içinde beni aradı "ablacıııım hayallerimiz gerçek oldu" diye... Sevinçten ağladım... Ve sonra bir korku sardı bedenimi... Koşarak hastaneye gittim... Sağa dönmüş yatıyordu yatakta... Gülümsedi... Hep gülümserdi...

Gece ameliyata girene kadar mesajlaştık... Kedim Cancan'ın resmini gönderdim, "yerim" dedi... Ve son mesajı "hazırlıyorlar alacaklar inşallah" oldu... 


Bugün sabah 07:15'te Cancan uyandı... Her zaman sakince odada dolaşan, kapıyı açmamı bekleyip annemlerin yatağına kıvrılan Cancan bu sefer huzursuzdu... Dolapların üzerine çıktı, bir şey anlatmak ister gibi hiç susmadı ağladı... 


Ah Gizem, seni anlatıyormuş kedim... Hemen sonra haberini aldım melek annenden... 


Gizem!!! Şimdi yok musun sen? Yok mu mesajların? Güler yüzün? Sevgi dolu yüreğin?


Sen benim hayatıma dokundun Sen bana gücü öğrettin, yaşamanın aslında hiç de göründüğü kadar zor olmadığını gösterdin...



En önemlisi sen, senin gibi hasta olan binlerce insana ameliyat yolunu açtın, onların her duası, mutluluğu sana gelecek... 


Hayatımda bundan sonra da hep yanımda olacağını, beni sevginle sarmalayacağını biliyorum... 



Seni seviyorum minik kahraman,


ABLAN

Curcu... 






2 yorum:

kitapkokusuesra dedi ki...

Okurken boğazım düğümlendi. Ne güzel anlatmışsınız. Allah yattığı yerde dinlendirsin, nur içinde yatsın Gizem... Sizlere sağlıklı ömürler versin...

nihan dedi ki...

o kadarda hayata tutunmuştu ki sizler Siren elinizden ne geliyorsa yaptınız Allahın takdiri demekten başka bir avuntum kalmadı halbuki ben ona iyileşince sebil alacaktım :(