27 Kasım 2013

Bir Kadının Meme Kanseriyle Dansı...

O,tecrübeli Teknik Direktör Bülent Baturman'ın güzel eşi Ayşen Baturman! Burcu ve Burak'ın sevgi dolu anneleri... 1966 doğumlu bu hayat dolu kadının hayatına  bir gün küçücük bir kitle giriyor! Ve başlıyor hikayesi...
Meme kanserini yenen bu güzel kadın özelini bizlere açtı! Duyguları öyle yoğun, öyle samimi ki... Röportaj sırasında gözlerimdeki yaşlara engel olamadım...
Hayatta her şey bizler için... Başıma gelmez demeden, yaşama sımsıkı sarılarak ilerlemeli! Ve unutmamalı! ERKEN TEŞHİS HAYAT KURTARIR!
Teşekkürler Ayşen Baturman! Teşekkürler güzel yürekli kadın! 




Ayşen Hanım, meme kanseriyle ilk ne zaman tanıştınız? Hikayenizi sizden dinleyelim…

Ben hiç bir zaman memelerimi kontrol etmezdim çünkü hayatta düşündüğüm en son şeydi meme kanserine yakalanmak... 26 haziran 2004 bir yaz gecesi eşim bir kitle fark etti.
Elledim ve ben de hissettim oradaki kitleyi.Sabah hemen aile doktorumuza gittim, muayene etti beni,ve hemen mamografi çekildi ardından da ultrason. Tabii ben hala kötü bir şey olduğunu düşünmüyorum kist falandır diyorum.. Ultrasona girdim ve orada fark ettim işlerin yolunda gitmediğini! Ultrasonu çeken doktor bir cerraha görünmem gerektiğini söyledi... Sonrası malum... Biyopsi ve biyopsinin sonucu kitlenin kötü huylu olduğu tespit edildi. Yani KANSER’dim...

Sonra?

İstanbul Tıp Fak. Prof. Dr. Adnan Aydıner Hocam’da aldım soluğu. Gözlerimden yaşlar akarak sorduğum ilk soru “geç kaldım mı? Yaşamak istiyorum!” oldu. O da sırtımı sıvazlayarak geç kalmadığımı hatta mememi bile koruyabileceğini söyledi.
Sonra göğüs koruma ameliyatı oldum. Ameliyatımı da çok sevgili hocam Prof. Dr. Abdullah İğci yaptı...Neyse ki doktorlarımdan yana çok şanslıydım...

Göğsünüz alınmamış mıydı?

Göğsüm korunmuş, sadece kitle ve koltuk altı lenflerim alınmıştı. Bu çok büyük bir mutluluktu! Önce yaşamayı istiyor insan ama içten içe memesini de düşünüyor tabii... Çünkü kadınsınız!

Ve atlattım derken tekrar mı kitle görüldü?

Evet! 5 yıl her şey çok iyi gitti, 5 yıl sonunda yapılan tetkiklerde aynı memede tekrar olumsuz bir şey görüldü ve 2. serüvenim başladı..

Nasıl yani? Aynı işlemlerden tekrar mı geçtiniz?

Biyopsi...Heyecanlı bir bekleyiş... Ve çok ufak ama kötü huylu bir kitlenin daha bulunması... Yine KANSER...

Göğsünüz, siz, aileniz, duygularınız?

Bu kez göğsümün tamamen alınması gerekiyordu. Bu ikinci serüven ben ve ailem için çok daha büyük bir yıkımdı..
Sevgili Abdullah Hocam göğüs derimi koruyarak içini temizleyeceğini ve protez koyacağını, memelerimin eskisinden daha güzel olacağını söyledi. Bu benim için büyük bir moraldi çünkü hem risk faktörlerinden kurtulmuş olacaktım hem de daha güzel memelere kavuşacaktım. Görüntü açısından farklılık olmaması için diğer mememin de içi boşaltılıp protez konuldu. Ameliyat tam 7 saat sürdü!
Sonra?

4 kür kemoterapi daha aldım, yine saçlar gitti ama bu tedavi daha kısa sürdü ve en önemlisi moralim yerindeydi.

Peki hastalığı ilk öğrendiğiniz güne geri dönelim... Tepkiniz ne oldu? İnsan sanki yerin ayakları altından kaydığını mı hissediyor?

Yerin ayaklarımın altından kayması ne kelime dünyam başıma yıkılmıştı! Hemen çocuklarımı düşündüm, öldüğümü ve çocuklarımın bensiz kaldığı canlandı zihnimde... Onlar bensiz ne yapacaktı? Kızım 14, oğlum 18 yaşındaydı ve bana ihtiyaçları vardı.. Onlar evlenirken ben yanlarında olamayacak mıydım? Eşim bensiz ne yapardı? Annem bensiz yaşayamazdı!

Korku dolu düşünceler beynimde geziniyordu...

 ‘Neden ben’ diye düşündünüz mü hiç?

Eşim bile sordu ‘neden sen’ diye ama ben hiç ‘neden ben’ demedim! Çünkü ben de herkes gibi bir insandım. Herkesin bir sınavı vardı, herkesin başına gelebilirdi.Benim Allah katındaki sınavım da buydu. Ben bu dünyada herkesin bir sınavdan geçeceğine inanıyorum, önemli olan bu sınavı isyan etmeden verebilmek...

Tedavi süreci nasıldı? Neler yaşadınız? Kaç sene sürdü?

Hastalığın en zor süreci tedaviydi.1 yıla yakın sürdü. Kemoterapi, ameliyat tekrar kemoterapi ve radyoterapi... Hem bedenen hem ruhen çok yıpratıcı bir dönemdi.

Kemoterapi nasıl bir şey? Yoruyor muydu sizi?

Kemoterapi çok ama çok yıpratıcı bir tedavi. Sağlıklı gidip hasta dönüyorsunuz.
Ameliyat öncesi 3 haftada bir 4 kür sonra yine 3 haftada bir 4 kür olarak aldım.
Kemoterapiden geldikten sonra yatağa yapışıyordum resmen!Bulantı, kusma, halsizlik, iştahsızlık, ağzımda tat alma duygusu diye bir şey kalmıyordu. Bir hafta kolumu kaldıramayacak kadar hasta oluyordum. Bir haftanın sonunda kendimi sağlıklı hissetmeye başladığım an hemen kalkıp Allah’ıma şükrediyor ve günlük hayatıma geri dönüyordum. Sanki hiç hasta değilmişim gibi peruğumu takıp, kaşlarımı boyayıp, makyajımı yapıp geziyor kendimi mutlu edecek şeyler yapıyordum. 2 hafta böyle geçiyor 3. haftanın sonunda tekrar tedaviye gidiyordum... İşte böyle zor bir döngü!

Fiziksel değişim, saç dökülmesi... Bunlar da insanı etkiliyordur değil mi?

Hem de çok! İnsanı ruhen en çok yıpratan bu. Çünkü kadınsınız ve saç dış görünüşünüzün %90’ı gibi bir şey... Bir de benim gibi dış görünüşünüze çok önem veriyorsanız daha zor... Doktoruma “yaşayacak mıyım?” dedikten sonraki sorum “saçım dökülecek mi?” olmuştu. O da tedaviden 15 gün sonra saçımın dökülmeye başlayacağını söyledi. Tam anlamıyla bir yıkım yaşadım... Tedavime başlamadan önce hemen bir peruk merkezine gidip saçımdan örnek aldırarak aynı renk aynı model peruk yaptırdım. Peruğum o kadar doğaldı ki herkes kendi saçım zannediyordu.

Saçlarınız dökülmeye başladığında ne hissettiniz?

Her gün saçlarımı çekip kontrol ediyordum, 15 gün sonunda ellerimde tutam tutam saçların kaldığını gördüm...
Eşimi çağırdım birlikte banyoya gittik, eşim gözlerinden sel gibi akan yaşlarla tıraş makinesiyle saçlarımı kazımaya başladı. O an kelimelerle anlatılamaz! Konuşacak hiçbir şey yoktu, ikimiz de hıçkıra hıçkıra ağlıyorduk.

İnsan bu hastalık sırasında çevresinin nasıl davranmasını istiyor? Bilinmesi rahatsızlık veriyor mu?

İnsanlar maalesef bu hastalığın sonucunu mutlak ölüm gibi görüyor. Bu durum hastayı üzüyor...
Ama Hastalığımın bilinmesi bana hiçbir zaman rahatsızlık vermedi aksine bunu herkesle paylaştım, sonuçta bu onların da başına gelebilirdi. Konuşmak beni rahatlatıyordu..

Sizi bu savaşta güçlü kılan ne oldu?

Allah’a olan inancım beni çok güçlü kıldı. Ve tabii ki eşim, çocuklarım, annem ve tüm sevdiklerim bana çok destek olup moral verdiler, güç kattılar...

Her zaman moralli miydiniz?

Evet! Çook! Hep iyileşeceğime inandım, inancımı asla kaybetmedim! Bu hastalıkla mücadele edenleri her zaman büyük savaşçılar olarak gördüm ben çünkü kendi bedeninde, sana ihanet eden hücrelerinle savaşıyorsun.  Kendi hücrelerine karşı yaptığın bu büyük savaşın galibi olduğun için hayatın boyunca kendinle gurur duyuyorsun!

Eşiniz?

Onun desteği en önemlisiydi çünkü bir kadın olarak bu hastalıkta ikili ilişkilerinize yönelik farklı düşünceler içine giriyorsunuz. Eşimin bana her zaman, ne durumda olursam olayım sevgi ve hayranlıkla bakışı hiçbir zaman değişmedi.

Şimdi sağlığınız nasıl? 

Bu yaz Allah’ın izniyle 10. yılımı dolduruyorum. İkinci tedavinin sonucu çok güzel oldu! :) Rutin kontrollerim, test sonuçlarım kısacası her şeyim çok iyi Allah’a şükürler olsun.

Onkolog Sualp Tansan, Ayşe Arman’a verdiği bir 
röportajda ‘tedavinin başarılı olabilmesi için ölümle kavga etmekten vazgeçmek gerekiyor’ diyor. Siz ne düşünüyorsunuz?

Bence tam tersi! Yaşamak için ölümle kavga etmek zorundasın çünkü bu hastalıkla mücadele etmek ve savaşmak gerekiyor...Tabii ki ölüm Allah’tan ve elbette gelecek ama bence yaşadığımız sürece bu kavgamız devam etmeli.

Son olarak meme kanseri ile ilgili hemcinslerinize ne tavsiye edersiniz? Nasıl önlemler almalılar?

ERKEN TEŞHİS HAYAT KURTARIR! Çok kere duyduğumuz bu cümle en önemli nokta.. Kadınlarımız memesini tanımalı, kontrolden korkmamalı ve en ufak bir değişiklik hissinde doktora gitmeliler. Rutin kontrollerini asla atlamamalılar. Hele ki aile geçmişinde varsa...
Ve en önemlisi önce kendilerini sevip değer vermeliler.
Ben bu konuda konuşmak isteyen, çaresizlik hisseden herkese yardımcı olmaktan mutluluk duyarım!



1 yorum:

Adsız dedi ki...

çok etkileyici Ayşen teyzenin ne kadar güçlü ve inançlı bir şekilde kanserle savaştığını ve yendiğini yakinen gördüm... hayatı boyunca mutluluklar diliyorum kendisine...