24 Aralık 2012

Feryal Gülman Röportajım Huzurlarınızda!

Senelerdir ben de sizler gibi basından izler, okur, beğenirdim Feryal Gülman'ı... Onunla tanışmam Twitter aracılığıyla oldu. Bir gün baktım, Feryal Gülman beni takip etmeye başlamış. Nasıl mutlu olduğumu anlatamam! Demek ki doğru yoldayım diye düşündüm.
Röportaj teklifimi tüm zerafetiyle kabul etti. Ve buluştuk. En uzun röportajımı onunla yaptım. Tam 2,5 saat boyunca hiç durmadan konuştuk. Zamanın nasıl geçtiğini anlamadık bile...
Her şeyi buraya yazamadım tabii ki! ;) 
Şunu gördüm ki, dış görünüşüne hayran olduğumuz bu kadının içi de çok güzel! Sahte değil gerçek! Sahici! Ve sevgi dolu! 
Beni kendisine benzetti, onur duydum. 
Keşke ben de onun gibi hep genç kalabilsem, onun gibi dışımla birlikte içimi de olgunlaştırsam! 
İşte karşınızda City's Nişantaşı Alışveriş Merkezi S-3 Katındaki Lokumm Cafe&Brasserie'de yaptığımız samimiyet dolu röportaj...


Feryal Gülman nasıl bir ailede büyüdü?


Çok sevgi dolu, birbirine aşık bir anne babanın kızıyım ben. Öyle bir aşkları vardı ki, biz çocuklar ikinci plandaydık. Ama ne yazık ki çok erken biten bir aşk, çünkü ben 8 yaşındayken babam vefat etti.  Annem babamın ölümünden sonra kendini çok zor toparlayabildi.  Ailemizde hep hüzün ve yas oldu.
Babamın vefatından sonra babamın ve annemin ailesi tarafından şımartılarak ve çok sevilerek büyüdüm. Babamın eksikliğini yine de her zaman hissettim. Bu yüzden ayaklarımın yere basması benim için çok önemliydi. Annem çok disiplinli bir insan. Evimizde her zaman eğitim birinci plandaydı. Güzellik ve estetik çok geri plandan geliyordu.  Genç kız olamadım. O tarzda büyütülmedim. Kitap, sinema, tiyatro annem tarafından sürekli planlanıp programıma konulurdu. 

Sadece bazen klasik kitapların arasına Barbara Cartland romanlarını da koyardım. Prenses Diana'nın üvey büyük annesiydi Barbara Cartland. Annem onu çok aptal bulurdu ama ben yine de okurdum gizli gizli. Şimdi düşünüyorum da, iyi ki de okumuşum! Duygusal zekam da gelişti o kitapları okuyarak.(Gülüyor)

Barbara Cartland romanları aşk dolu romanlar. Hayal kırıklığı olmadı mı sonra?

Ben hayatı hep öyle düşündüm. (Gülüyor) Ama bizim zamanımızda zaten her şey öyleydi o yüzden hayal kırıklığım olmadı. Şimdi devir değişti tabii normal olarak. 




Güzellik kökeni nereden geliyor?

Ben Ankara doğumluyum. Babam Konya'dan Saruhan oğullarından, sonra Van'a yerleşmişler. 

İstanbul'a kaç yaşında geldiniz?

7

Bildiğim kadarıyla İtü Mimarlık Mezunusunuz. Mezun olduktan sonra hikayeniz nasıl gelişiyor?
Evet. Üniversiteden mezun olduktan sonra iş hayatına Alarko'da başladım.  İtü'de iki tane staj zorunluluğu vardı inşaat ve büro stajı olmak üzere.  İnşaat stajımı bitirmiştim. Son sene büro stadımı yaptım Alarko'da.  Benim için çok güzel bir kariyer planlaması hazırlamışlardı İshak Bey ve Üzeyir Bey.  O sırada Leyla Alaton geldi Amerika'dan ve emlak pazarlaması grubunu kurduk beraber. Bununla ilgili bir de eğitim aldım. Eğitim aldıktan sonra bu konuda seminerler de verdim.

O dönem eşim kendi şirketine beni genel müdür olarak istemişti ama ben çok memnundum Alarko'da çalışmaktan ve kabul etmedim.  

Tam da o sırada Ankara'dan Toki Daire Başkanlığı teklifi geldi. 25 yaşında 40 kişilik bir ekip yönetecektim.  Teklif geldiğinde neye uğradığımı şaşırdım. Sanki büyük söylemişim de başıma gelmiş gibi olmuştu.:) İmkanlar mükemmeldi. Böyle bir şeye hayır demek çok zordu. İshak ve Üzeyir Bey 'mutlaka git geri döndüğünde işin seni bekliyor olacak' dediler.  Çok kararsız kaldım.

Kemal Bey ne dedi bu işe?

Eşimle görüşüyordum ama daha evlenme teklifi almamıştım ve açıkçası gidiyorum dediğimde onun tepkisini de merak ediyordum. 'Senin kariyerin için çok güzel, mutlaka git' dedi. Ben de 'madem güzel ben gidiyorum' dedim. Ve gittim. 1 yıl Ankara'da kaldım. Hakikaten çok zor bir dönemdi. Sabah saat 8'den gece yarısına kadar çalışıyordum. Halkalı Konuktarı, Eryaman Konutları, Ataköy 7-8. kısım Konutları, hepsi benim dönemimde satıldı.  Ağır bir yüktü. Yemek diye bir şeyimiz yoktu. Yoğunluktan her gün Fast Food yiyorduk. Hayatımda ilk defa 1 yıl içinde 11 kilo aldım o dönem. (Gülüyor) 


Bu arada Kemal Bey'den haber var mı?

Benim gönlüm biraz kırıktı ona. Çünkü 'gitme' demesini istiyordum ve evlenme teklifi bekliyordum.  O meğerse keyfini yaşamak, eğlenmek istiyormuş İstanbul'da.  Ondan haberler geldikçe kendimi çok kötü hissediyordum.  Mide kanaması geçirdim üzüntüden.

Sonra?

Ben bir hafta sonu İstanbul'a gelecektim.  Fakat o hafta sonu tüm devlet memurlarının Ankara kalmasıyla ilgili bir genelge çıktı ve gelişim iptal oldu. Kemal Bey geldi Ankara'ya  ve bana evlenme teklif etti. Evlenme teklifiyle evlenmemiz arasında tam 21 gün var!

Oooo ne kadar hızlı! İş ne oldu? 

Hemen istifa ettim. (Gülüyor.)


Sizinle ilgili bazı şeyler söyleniyor. Aslında mimarlık mezunu olmadığınız ve eşinizle tanışma hikayenizle alakalı. Bu söylenenlere nasıl tahammül ediyorsunuz?

Açıkçası hiç üstünde durmuyorum çünkü insan kendini bildikten sonra sözlerin hiç bir önemi kalmıyor. Eşimle hiç çalışmadım evlenene kadar. Sekreterlik de saygın bir meslek tabii ki ama ben mimarım neden sekreterlik yapayım. Bunun gibi başka türlü türlü dedikodular da çıkabilir, türeyebilir. İki insan ne yazık ki bir araya gelip bütün İstanbul'a yayacakları bir sözü ortaya atabiliyorlar.  Bazı insanların karakterinde var bu. Ben hep pozitif insanlarla beraber olmayı seçiyorum ve bu tür dedikodu ortamlarında bulunmuyorum çünkü benim için yapıldığı gibi başkası için de yapılabiliyor.  Eğer böyle bir ortamın içindeysem çok rahatsız olurum ya masadan kalkar ya da konuşmanın bitmesi için ricada bulunurum.

Nasıl baş ediyorum dersen, Hoop diye üstünden atlıyorum Burcu'cuğum. Çok güzel bir söz var: Sen bir şey yapmazsan kimsenin konuşacak bir şeyi olmaz. Sen iyi bir şey yaparsan insanların senin hakkında konuşacak çok şeyleri olur. Ben sana bir şey söyleyeyim. Merdivenleri çıkmak istiyorsan atlamak durumundasın çünkü her basamakta çelme takmak isteyen oluyor. Ben artık onlara da aldırmıyorum, demek ki iyi bir şeyler yapıyorum ki böyle şeyler konuşuluyor diyorum.


Bu şekilde düşünebilmek müthiş! Yaşla gelen bir olgunluk mu?

Her zaman böyleydim ben. Küçük yaştan beri bu konuda kitaplar okudum ve kendimi geliştirdim.

Peki Feryal Gülman nasıl biridir? Sizden dinleyelim... 

Çok sabırlıyımdır ve ön yargım hiç yoktur. İnsanlara karşı hoşgörülüyümdür. Sadece aptal olup da kendini akıllı göstermeye çalışan insanlara tahammül edemiyorum iş hayatında. Çünkü ben disiplinli, organize ve programlı bir insanım.
Bir de A dediğimi B anlayacak biriyle sohbet etmek beni çok yoruyor. O yüzden, negatif insanlardan uzak durmaya çalışıyorum.

Giyim zevkiniz gelelim.  Küçüklükten mi geliyor?

Evet! Aynı böyleydim.
Annem sosyal demokrat bir kadındır. Giyim, kuşam, makyaj gibi şeylerle değil insanların aklının içindekilerle ilgilenir.  Dolayısıyla ona karşı bir tepki gelişmiş olabilir bende. (Gülüyor) Çocukluğumdan beri her zaman çok meraklıydım giyime.

Üniversitede?

Teknik Üniversiteye birincilikle girdim ve Türkiye 12.siydim.  Çok başarılı bir talebeydim ama yıllığımda bunların hiçbiri yazmaz. Ne kadar iyi giyindiğim, trendleri okuldakilerin benden öğrendikleri ve arkadaş canlılığım yazar.

Peki işiniz gereği şantiyelere gittiğiniz zaman nasıl giyiniyordunuz?

Şantiye çizmelerim ve kaskım vardı. Ama zevkimden hiç ödün vermeden! (Gülüyor)

Nerelerden giyinirdiniz?

Ali Alta hepimizin duayeniydi. Oradan alışveriş yapardık. Bir de annemle cumartesi günleri Beyoğlu Vakko'ya giderdik.

Evde nasıldır giyim tarzınız? Üzerindekileri çıkarıp hemen rahat bir şeyler giyinenlerden misiniz benim gibi? :) 

Aynen! Eve girdiğim an üzerimdekini çıkartıp eşofman giyerim. Yumuşacık tişörtler ve altına eşofman altıyla yumuşak babetler giyerim. 
Aşk-ı Memnu dönemi biri bana bir şey sormuştu ve çok gülmüştüm.  'Feryal Hanım çok merak ediyorum. Siz evde Aşk-ı Memnu'daki gibi mi giyiniyorsunuz?' diye... O kadar çok güldüm ki :) Tabii ki 'hayır' bu sorunun cevabı! :)


Peki tatillerde nasıl giyinirsiniz?
Her zaman bakımlıyımdır. Bunun için özel bir çaba sarf etmiyorum. Yurt dışında kimsenin tanımadığı en ücra köşelere de gitsek, safariye de çıksak benim için kendim önemliyim. Kendimi aynada nasıl gördüğüm önemli. Ben hiç kimse için giyinmiyorum. Beni beğensin, beğenmesin bir kaygım yok. 


Spor?
15 senedir Ayten Altun ile spor yapıyorum. Haftada iki gün geliyor. Artık o kadar canım ciğerim ki çok rahat davranıyorum. Sabah eşortman giyiyorum, at kuyruğu yapıp onun yanına iniyorum. Ayten diyor ki : 'Ey İnsanlar şu Feryal Gülman'ın bir fotoğrafını çeksem de gazeteye koysam'.
'Ayten indiğime şükret!' diyorum gülüyoruz.
Ben spor yapmaktan hiç haz etmiyorum ama benden disiplinli bir hocam var.

Eşiniz de spor yapıyor mu?

Her sabah 1 saat evde spor yapıyor ve çok dikkatli besleniyor. Yazın da yüzüyor. Ben kendime bir bakıyorsam, o on bakıyor. Ona özeniyorum bazen çünkü onun kadar bakamıyorum kendime. 

Kendine bu kadar dikkat eden biri sizi de pozitif yönde etkiliyordur?

Kesinlikle Burcu'cuğum. Kilodan nefret eder. Biraz kilolu bir insan görse kulağıma eğilip biraz yemiş galiba diye söyler ve hemen ona sağlıklı beslenmesiyle ilgili telkinde bulunur. Kilo konusunda onun yüzünden daha da dikkatli olmak durumunda kalıyorum.

Hayatınızda hiç kilolu bir döneminiz oldu mu?

Düğünüm! 10 kilo fazlam vardı. Hayatımın en kötü resimleri düğün resimlerimdir.(Gülüyor...) Evlendikten 6 ay sonra verebildim o 10 kiloyu. Bir de hamilelik dönemimde 30 kilo aldım çünkü çok zor bir hamilelik geçirdim ve 9 ay yattım. Aslan nazlı bir bebekti, sütten kesilmesin diye bir diyetisyenden yardım aldım ve 6 ayda 30 kiloyu verdim.

Kıyafet giyerken yardım aldığınız biri var mı?

Yok! Hatta ben alışveriş yaparken birinin karışmasını da hiç sevmem. Mümkünse 'yalnız bakabilir miyim' derim. Bakın şu var, bu size çok yakışır dedikleri zaman benim kafam karışır. Çünkü ben zaten ne alacağımı biliyorum.

Dikim mi hazır giyim mi?

Hazır giyim.

Yurt dışından mı Türkiye'den mi alırsınız?

Eskiden yurt dışıydı şimdi Türkiye.

Alışverişlerinizi hangi dönemler yaparsınız?

Bir sezon öncesinden benim alacaklarım bellidir. Mesela defileler yapılıyor. Orada neler alacağımı kafamda belirliyorum. Türkiye'deki mağazalara söylüyorum neleri beğendiğimi, onlar da getiriyorlar.

Pişti durumuna ne diyorsunuz?
Gülüp geçiyorum...:)

Her kıyafeti bir kere mi giyiyorsunuz?

Yok öyle bir şey. İnsanlar zannediyor ki biz hep basının olduğu yerlere gidiyoruz. Bizim gittiğimiz her organizasyonda basın yok ki. Ben onları defalarca giyiyorum. 

Peki herkesin merak ettiği başka bir konu. Elbiselerinizi giydikten sonra nasıl değerlendiriyorsunuz?

Herkes gibi benim de verdiğim yerler var. Öncelikli olarak yakınımdaki insanlara veriyorum. Diğerlerini de her sezon başı Togem ve Toçev'e veriyorum. Togem vakfı evden alabiliyor. İşlemeleri bile dökülmüş olsa onları tekrar işleyip en güzel haliyle orada tutuyorlar. Ve onları nişanlanacak, evlenecek genç kızlara veriyorlar.
Toçev de onları kiraya veriyor. Geceliği belli bir rakama kiralanıyor elbise, geldiğinde de kuru temizlemeye verilip tekrar asılıyor. Bu paralarla okul yapıyor Toçev biliyorsunuz. Benden isteyenler oluyor Twitter'dan. Onlara da buradan cevabım, Togem veya Toçev'e baş vurarak bu isteklerini yerine getirebilirler.

Sizi İstanbul'da herhangi bir kafede otururken görmüyoruz, Bebek'te yürürken görmüyoruz. Siz nerede geziyorsunuz?

Evim benim kalem. Evimi, evde vakit geçirmeyi çok seviyorum. Arkadaşlarımla bir kahve bile içeceksek gelin evde içelim derim. Cumartesi pazar günlerini de eşimle evde geçiririz eğer programımız yoksa. Onun dışında bizi dışarıda görebileceğiniz tek yer sinemadır. Cumartesi-pazar bir program yoksa mutlaka sinemaya gideriz.

Basın ilişkilerinizi yürüten biri var mı?

Yok. Basınla ben çok genç yaşta tanıştım. Beraber yaş aldık oradaki arkadaşlarla.


KISA KISA FERYAL GÜLMAN... 


Boyunuz: 1.65

Kilo: 51.5

Burcunuz: Kova

Beden: 34-36

Ayak Numaranız: 35.5 (Senelerdir hep yarım numara büyük giyerim)


Kuaförünüz?

15 senedir Ebil. Ondan önce de Mos Orhan'dır.


En romantik şehir?

Venedik.


Nazara inanır mısınız?

Yakın zamana kadar hiç inanmazdım. Son zamanlarda inanır oldum. Artık nazar boncuğu takıyorum.

Kaç dakikada hazırlanırsınız?

15-20 dakikada ful makyaj kıyafet hazır olurum. Eşimi oğlumu annemi hep aşağıda ben beklerim.

Sizi ne güldürür?

Akıllı esprilere çok gülerim mesela Cem Yılmaz
Twitter'da bazen çok gülüyorum.
Bir de oğlum beni çok güldürüyor. 

Sizi ne kızdırır?

Ciddiyetsizlik, programsızlık, saygısızlık.

En etkilendiğiniz ressam?

Osman Hamdi

City's Nişantaşı'nı nasıl buluyorsunuz?

Modanın merkezi diyebilirim. Butik bir alışveriş merkezi ve çok şirin. Burada evimde hissediyorum, aradığım her şey burada var! 

Lokumm'a ne sıklıkla gelirsiniz?

Nişantaşı'na her gelişimde mutlaka uğrarım. Buraya bayılıyorum!

Bu güzel röportaj için çok teşekkür ederim Zarif Kadın! Sizi iyi ki tanıdım! ;)

Fotoğraflar: Nejat Tuzcuoğlu
Saç: Nihal Sağlam





2 yorum:

Adsız dedi ki...

Gerçekten tam bir hanımefendi..Hayatındaki düzen ve sıcaklık görünüşünede yansımış...

fashiononboard dedi ki...

cok tesadufen denk geldim bu roportaja ve cok keyifle okudum. gercekten benzerliginiz sasirtici boyutta :)

fashiononboard.net