4 Eylül 2012

PSİKOLOJİ- BEDEN SAĞLIĞI MI RUH SAĞLIĞI MI?



İnsan ömrü yaşadığımız yüzyılda uzasa da sağlıklı yaşamak, elden ayaktan düşmeden yaş almak, kaliteli bir yaşam sürmek herkesin hedefi olmuş gibi. Gün geçmiyor ki yeni bir sağlıklı yaşam, beslenme, egzersiz kitabı çıkmasın. Yediğimize, içtiğimize, hareketimize, uykumuza bu kadar dikkat etsek de hastalıkların çoğaldığı, dünyadaki obez sayısının gün geçtikçe arttığı, alkol ve madde bağımlılığının hiç de azımsanmayacak seviyelere geldiği de bir başka gerçek olarak çıkıyor karşımıza bu yüzyılda. Peki ama biz dünya olarak  sağlıklı yaşamaya çalıştıkça, nasıl oluyor da sağlığımız artmıyor, eksiliyor? Tüm medya bizi az yemeye, sağlıklı seçimler yapmaya, daha çok hareket etmeye, zararlı maddelerden uzak tutmaya çalışırken, nasıl oluyor da her geçen gün obezite,bağımlılık ve strese bağlı psikosomatik rahatsızlıklar artıyor?

Fiziksel sağlık ve ruhsal sağlık arasındaki ilişki uzun yıllardan beri bilinen fakat bilimsel çalışmalarla yeterli desteklenemediği için yeterince benimsenmemiş, ya da ihmal edilmiş bir ilişki. Psikologların bir bölümü-ben de buna dahilim-, beden ve ruhun birbirini etkilediği, aslında ruhtan ibaret olduğumuz, bedenimizin de bu ruhun bir kabı, kalıbı, taşıyıcısı olduğu gerçeğini uzun yıllardır deneyimleme şansına sahip olmuşlardır yaptıkları psikoterapi seanslarında. Uzun yıllardır bir döküntü sorunu yaşayan bir danışanın, depresyon ve kaygıları azaldığında deri döküntülerinin de zamanla yok olduğunu fark ettiğini, mide  ve  migren ağrıları ile boğuşan ve bir türlü ilaçlarla tam olarak iyi olmayan kişilerin bu sorunlarının depresyon, anksiyetenin azalmasıyla kaybolduğunu fark ettiklerini, ya da psikoterapi sonunda zayıflayan, eski kilosuna dönen kişi sayısının azımsanmayacak kadar çok olduğunu hepimiz biliyoruz.



Ruhsal hastalıkların hormon dengelerimiz üzerinde, uyku alışkanlıklarımızda ve bağışıklık sistemimiz üzerinde etkileri olduğu bilimsel bir gerçek. Bazı psikiyatrik hastalıklar kalp ritmi, kilo alımı, insülin artışı üzerinde ciddi etkiler yaparak beyin fonksiyonlarımızı dahi etkileyebiliyorlar. Günümüzün en önemli sorunu olan obezite ile ilgili çok önemli bir bulguyu  da sizlerle paylaşmak isterim. Sürekli yiyecek bir şeyler atıştırma, düşük enerji seviyesi, kendini iyi hissetmek için tekrar tekrar yemeye yönelme, az hareket etme gibi fiziksel bulguların zamanla insanın ruhsal sağlığını etkilediğini, kronik fiziksel rahatsızlıkların artmasına neden olduğu gibi, insanın ruhsal sağlığı üzerinde de ciddi etkileri olduğunu biliyoruz artık.


Wales’de Bangor Üniversitesinde yapılan bir araştırma yeterince dinlenmiş deneklerle, dinlenmemiş olanlar arasında zor bir işi yapmada ciddi farklar olduğunu göstermiş. Yani yeterince dinlenme, düzgün bir uyku bizim gün içinde hem fiziksel ama aynı zamanda da ruhsal olarak daha dingin olacağımızı söylüyor. Yani fiziksel gibi gözüken bir parametre tam da ruhsal sağlığımıza denk geliyor.Yapılan bir başka araştırmada fiziksel olarak fit, sağlıklı olan bireylerin beyinlerinin yüzde kırk oranında daha fazla bilgiyi saklayabildiği görülmüş. Beden ve beyin arasında böyle bir ilişki işte!


Beden ve ruhun birbirini net bir şekilde etkilediği ile ilgili son bir örnek de psikoterapi ve beyin yapısı arasındaki ilişki. Psikoterapi gören kişilerin beyin yapılarında değişiklikler gözlenirken, kontrol edilemeyen öfkenin kalp rahatsızlıklarına neden olduğu artık tıp dünyasınca kabul edilen gerçekler.



Kendimizi fiziksel olarak sağlıklı tutabilmek için ruhumuzu da beslemek, ona iyi bakmak, psikologların negatif duygular ya da bizi hasta edecek duygular olarak tanımladıkları öfke, kızgınlık, kırgınlık, korku gibi duyguların farkında olarak bunları bir şekilde pozitif duygulara çevirebilecek, bunlara takılmadan yaşayabilecek şekle getirmek, gerek bedensel egzersizle, gerekse kendimizi dışa vuracak aktivitelerle bu duygularla baş edebilmek çok önemli. Hepsinden öte çağımızın vebası olan stresle baş edebilecek yollar geliştirmeli, manevi değerlere, aileye, dosta, arkadaşa kısaca yalnız maddeyi değil manayı da önemsemeliyiz.




Sevgiyle kalın


Uzm. Dan. Psikolog Ani Eryorulmaz


Bu güzel yazı için takipçilerim ve kendim adına Ani Eryorulmaz'a sonsuz teşekkürler...  

Hiç yorum yok: